Bunun hakkında bir hayli düşündüm.
- I've thought about this a great deal.
Tom'a bir hayli hayranım.
- I admire Tom a great deal.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
O süt satarak çok para yaptı.
- He made a great deal of money selling milk.
Yabancı dillerden ödünç alınmış pek çok kelimeye sahip.
- It has a great many words borrowed from foreign languages.
Baharda pek çok turist Kyoto'yu ziyaret eder.
- A great many tourists visit Kyoto in spring.
Bu benim için oldukça çok şey ifade ederdi.
- It would mean a great deal to me.
Tom oldukça çok seyahat eder.
- Tom travels a great deal.