Tom hakkında söyleyecek berbat bir şeydi.
- That was a horrible thing to say about Tom.
Dün gece berbat bir rüya gördüm.
- I had a horrible dream last night.
Sen kötü bir insan değilsin.
- You're not a horrible person.
Pazar gününden nefret ediyorum! Çok kötü bir gün!
- I hate Sunday! It's a horrible day!
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
- Something horrible happened in the busy square.