Definition von sefer im Türkisch Englisch wörterbuch
- voyage
The Titanic sank on her maiden voyage. She was a large ship.
- Titanik ilk seferinde battı. O büyük bir gemiydi.
- campaign
- expedition
He never returned from that expedition.
- O seferden asla geri dönmedi.
He left on an expedition to the North Pole.
- O, Kuzey Kutbu'na bir sefere çıktı.
- journey
- time; occasion: bu sefer this time. üç sefer three times
- navigation
The harbor is closed to navigation.
- Liman seferlere kapalıdır.
- time
A magnet can pick up and hold many nails at a time.
- Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
They failed both times.
- Onlar her iki seferde de başarısız oldu.
- (Askeri) time of war-
- excursion
- state of war
- (Politika, Siyaset) circuit
- (Kanun) flight
Is flight 23 on time?
- 23 nolu sefer vaktinde mi?
It looks like your luggage is on the next flight.
- Bagajınız bir sonraki seferde gibi görünüyor.
- (isim) Voyage, journey
- journey; voyage
- run
The snow prevented the train from running.
- Kar, treni seferden alıkoydu.
This time, Layla's luck has run out.
- Bu sefer Leyla'nın şansı tükendi.
- (Askeriye) campaign; military expedition; war
- journey, voyage; expedition; campaign, state of war; time, occasion
- ploy
- headway
- sailing
- sefer brövesi
- (Askeri) campaign badge
- sefer halinde
- under way
- sefer halınde
- en route
- sefer madalyası
- (Askeri) campaign medal
- sefer planı
- (Askeri) campaign plan
- sefer rozeti
- (Askeri) campaign clasp
- sefer sahası
- (Sigorta) trading
- sefer sayısı
- (Havacılık) flight number
- sefer tası
- (Askeri) mess kit
- sefer yapmak
- (Askeri) cruise
- sefer alanı
- (Askeri) sailing area
- sefer başına
- (Sigorta) any one voyage
- sefer bileti
- (Askeri) sailing ticket
- sefer birlikleri
- (Askeri) chalk troops
- sefer donanımı
- (Askeri) field equipment
- sefer faaliyet planı
- (Askeri) navigation activity plan
- sefer geçişi
- (Askeri) navigation pass
- sefer kanalı
- (Askeri) navigation lock
- sefer klozu
- (Askeri) voyage -clause
- sefer komutanı
- (Askeri) chalk commander
- sefer kontrol
- navigator control
- sefer konuş tabloları
- (Askeri) force tabs
- sefer konuşu hava alanı
- (Askeri) redeployment airfield
- sefer kuvvesi
- (Askeri) war strength
- sefer mevcudu
- (Askeri) war strength
- sefer numarası
- (Askeri) chalk number
- sefer suları
- (Askeri) navigation waters
- sefer sözleşmesi
- (Askeri) voyage charter
- sefer teminatı
- (Sigorta) trading warranties
- sefer yedeği stok
- (Askeri) mobilisation reserve stock
- sefer yedeği stok
- (Askeri) mobilization reserve stock
- sefer yönü
- (Askeri) sailing direction
- sefer şeridi
- (Askeri) campaign streamer
- sefer köprüsü
- (Askeri) navigation bridge
- sefer ışığı
- (Askeri) navigation light
- seyr ü sefer
- ü Seyr time
- bir sefer
- one time
How many books can I take out at one time?
- Ben dışarıya bir seferde kaç tane kitap alabilirim?
The clinic allowed only two visitors per patient at any one time.
- Klinik, bir seferde hasta başına iki ziyaretçiye izin verdi.
- besleyici sefer
- (Askeri) feeder service
- bu sefer
- in this instance
- direkt sefer
- (Askeri) direct service
- düzenli sefer
- (Turizm) regular service
- be sefer
- This time
- seferler
- flights
- Deniz sefer tugayı
- (Askeri) Marine expeditionary brigade
- Yurt Dışı Sefer Sıhhi Desteği
- (Askeri) Expeditionary Medical Support
- askeri sefer
- (Askeri) military expedition
- bir dahaki sefer
- next time
We'll meet next time at ten o'clock, June the first, next year.
- Bir dahaki sefere saat onda, 1 Haziran'da, gelecek sene buluşacağız.
Next time you come to see me, I will show you the book.
- Bir dahaki sefere beni görmeye geldiğinde, sana kitabı göstereceğim
- bu sefer
- this once
I'll make an exception just this once.
- Bu seferlik bir istisna yapacağım.
I will lend you money just this once.
- Sadece bu sefer sana ödünç para vereceğim.
- bu sefer
- for once
You are as stubborn as a mule! For once, accept that she is right.
- Bir katır kadar inatçısın! Bu sefer onun haklı olduğunu kabul et.
- eğri gemi doğru sefer
- (Konuşma Dili) The equipment may leave a lot to be desired but I'll get the job done
- geçen sefer
- last time
- hava-uzay sefer grubu
- (Askeri) aerospace expeditionary group
- hava-uzay sefer kuvveti
- (Askeri) aerospace expeditionary force
- karşılıklı sefer
- shuttle service
- karşılıklı sefer
- shuttle
- taslak sefer planı
- (Askeri) outline campaign plan
- vapur sefer kazası
- (Askeri) shipping accident