Bazı Beyazlar daha muhteşem çözümler aramaktadır.
- Some Whites seek more imperial solutions.
Bazı Asyalılar daha teknolojik çözümler aramaktadır.
- Some Asians seek more technological solutions.
Buraya adalet istemek için geldim.
- I came here seeking justice.
Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.
- Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there.
Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
- The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
Özlemini çektiğim mutluluğu aramaya hakkım yok muydu?
- Didn't I have a right to seek the happiness I longed for?
Başka yerde bilgi aramaya karar verdi.
- He decided to seek information elsewhere.
Ryght so he sought towarde Sandewyche where he founde before hym many galyard knyghtes .
I seek wisdom.
I can no longer seek fame or glory, nor can I help trying to get rid of my riches, which separate me from my fellow-creatures.