Hiçbir şeyi doğrulamak zorunda değilim.
- I don't have to confirm anything.
Onun yaşadığını doğrulamak olanaksızdır.
- There is no way to confirm that he is alive.
Bunu onaylamak için arayacağım.
- I will call in order to confirm it.
Ben bunu ne onaylayabilirim ne de inkar edebilirim.
- I can neither confirm nor deny this.
Deney teorisini doğruladı.
- The experiment confirmed his theory.
Benim doğrulanmış bir rezervasyonum var.
- I have a confirmed reservation.
30'u için rezervasyonumu onaylamak istiyorum.
- I'd like to confirm my reservation for the 30th.
Bir rezervasyonum var, benim adım Kaori Yoshikawa. İşte benim onay kartım.
- I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here's my confirmation card.