see center, 5

listen to the pronunciation of see center, 5
Englisch - Türkisch

Definition von see center, 5 im Englisch Türkisch wörterbuch

right
hak

Sanırım sen haklısın. - I think you're right.

Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır. - Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.

right
{s} haklı

Sanırım sen haklısın. - I think you're right.

Amanın, sen haklısın, ben onu hiç bilmiyordum. - Oh my, you're right, I didn't know that at all.

right
doğrudan doğruya

Bir bisiklet yolu doğrudan doğruya evimin önünden geçer. - A bike path goes right past my house.

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

right
dürüstlük
right
yanlış olmama
right
iyi

Bay Ford şimdi iyidir. - Mr Ford is all right now.

Neşelen! Yakında her şey iyi olacak. - Cheer up! It will soon come out all right.

right
yetki

Tamam, şimdi yetki bende. - All right, I'm in charge now.

right
sağ taraf

Sola dönerseniz, kiliseyi sağ tarafınızda bulursunuz. - If you turn to the left, you will find the church on your right.

Taro, annesinin sağ tarafında. - Taro is on the right side of his mother.

right
tutucu
right
düz

Şu anda düzgün düşünemiyorum. - I can't think straight right now.

Bu hataları düzeltmelisin. - You must put these mistakes right.

right
pek

Pekala, ben dinliyorum. - All right, I'm listening.

Bu pek doğru görünmüyor. - That doesn't seem right.

right
doğruca

Tom Mary'nin ne kadar yorgun olduğunu gördü ve ona doğruca yatağa gitmesini söyledi. - Tom saw how exhausted Mary was and told her to go right to bed.

Mayuko doğruca eve gitti. - Mayuko went right home.

right
{f} doğrultmak
right
{s} dik açılı

Bu iki çizgi dik açılıdır. - These two lines are at right angles.

right
çok

Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var. - You may be right, but we have a slightly different opinion.

Tom'un şu anda konuşmayı canı çok istemiyor. - Tom doesn't feel much like talking right now.

right
sağa

O, sağa doğru keskin bir dönüş yaptı. - He made a sharp turn to the right.

Anahtarı sağa doğru dönder. - Turn the key to the right.

right
{s} en uygun

Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu. - The house looked good; moreover, the price was right.

right
tam olarak

Bu tam olarak doğru değil. - That isn't exactly right.

Şu anda tam olarak açık değiliz. - We're not exactly open right now.

right
(fiil) düzeltmek, doğrultmak, dik konuma getirmek, haklı çıkarmak, telâfi etmek, derleyip toplamak, çeki düzen vermek, itibarını iade etmek
Englisch - Englisch
right