Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
- The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
Bu filmi seyretmek zorundasın.
- You have to see this movie.
Bu akşam televizyonda beyzbol seyretmek istiyorum.
- I want to see baseball on television this evening.
Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
Daha fazla bilgi için www.example.com'a bakınız.
- See www.example.com for more information.
Kütüphanede John'u gördüm.
- I saw John at the library.
Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Seni görmek için can atıyorum.
- I am looking forward to seeing you.
Hepimiz, seni ve aileni görmeye can atıyoruz.
- We are all looking forward to seeing you and your family.
Onu uğurlamak için havaalanına gitti.
- He went to the airport to see her off.
O, onu uğurlamak için istasyona gitti.
- He has been to the station to see her off.
Sayfa beşteki dipnota bakın.
- See the footnote on page 5.
Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
- You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses...
İşten memnun değil gibi görünüyor.
- It seems that she is not pleased with the job.
İşten sonra görüşürüz.
- I'll see you after work.
Arkadaşımı yolcu etmek için şu an havaalanındayım.
- I have just been to the airport to see my friend off.
O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti.
- She went to the station to see her teacher off.
Hafta sonunda görüşürüz.
- See you on the weekend.
Önümüzdeki ay görüşürüz.
- I'll see you next month.
Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.
Görülen bir şey, asla görülmemiş gibi olmaz.
- What has been seen can not be unseen.
O gün görülen bir dolunaydı.
- It was a full moon that was seen that day.
Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu.
- Tom didn't want to be seen with Mary.
Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Sami çıplak görünmek istemedi.
- Sami didn't want to be seen naked.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Tom dairesel bir testere ile parmağını kesti.
- Tom cut off his finger with a circular saw.
Onun eli testereye yatkındır.
- She's very handy with a saw.
Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
- It seems to me that you are wrong.
Seni gördüğüme mutluyum.
- I'm happy to see you.
Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
- I remember seeing you all somewhere.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda until I went to China.
Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.
- You have only to read this article to see how serious the accident was.
Benim doğru konuşup konuşmadığımı anlamak için gözleri yüzümü aradı.
- His eyes searched my face to see if I was talking straight.
O beni görmek için Kanada'dan geldi.
- She came from Canada to see me.
Geçenlerde beni görmek için geldi.
- She came to see me the other day.
O kızı görüyorum.
Bu gece Tom'u tekrar görüyorum.
- I'm seeing Tom again tonight.
Hâlâ Tom'u görüyorum.
- I'm still seeing Tom.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
Gökyüzünden görüldüğünde,ada çok güzeldi.
- Seen from the sky, the island was very beautiful.
Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary'yi görmüş olmalı.
- Tom must have seen Mary when he visited Boston.
O, partide beni görmüş olamaz.
- She cannot have seen me at the party.
Biri seni görürse ne yaparsın?
- What'll you do if someone sees you?
Kendini evrenin merkezi olarak görür.
- He sees himself as the center of the universe.
Doktorla görüşmek istiyorum.
- I'd like to see the doctor.
Gelecek yıl tekrar görüşmek ümidiyle.
- Hope to see you again next year.
O seni görmek için sabırsızlanıyor.
- He is looking forward to seeing you.
Seni görmek için can atıyorum.
- I am looking forward to seeing you.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Madem ki saat sekiz, Sanırım kısa zamanda okula gitmelisin.
- Seeing that it is 8 o'clock, I think you should leave for school soon.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
The fiddler sawed away at his instrument.
And for thy trew sawys, and I may lyve many wynters, there was never no knyght better rewardid .
I'll see your twenty dollars and raise you ten.
Yes, now I've seen it all!.
I've been seeing her for two months.
Seeing the boss wasn't around, we took it easy.
Tom and Mary say they saw someone climbing over the fence.
- Tom and Mary say they saw somebody climbing over the fence.
Tom and Mary say they didn't see anything.
- Tom and Mary say they saw nothing.
Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
I don't like seeing animals get eaten alive.
- I do not like seeing animals get eaten alive.
Tom said that he sees a lot of dead animals on the road.
- Tom said he sees a lot of dead animals on the road.
I'm very happy to see you.
- I am very happy to see you.
I'm very glad to see you.
- I am very happy to see you.
... if they see a deer or some other kind of wildlife. In fact, in Central Park, the German tourists ...
... discovery that undermines a cherished theory that they had put forward. You see it when ...