Filmi görmek istiyorum.
- I'd love to see the movie.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
- The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
Tom hangi filmi seyretmek istedi?
- What movie did Tom want to see?
Bu filmi seyretmek zorundasın.
- You have to see this movie.
Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
Daha fazla bilgi için www.example.com'a bakınız.
- See www.example.com for more information.
Kütüphanede John'u gördüm.
- I saw John at the library.
Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.
- I saw my Twitter account suspended after a while.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
O, onu uğurlamak için istasyona gitti.
- He has been to the station to see her off.
Onu uğurlamak için az önce havalanındaydım.
- I have just been to the airport to see him off.
Sayfa beşteki dipnota bakın.
- See the footnote on page 5.
Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
- You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses...
İşten sonra görüşürüz.
- I'll see you after work.
Tom'un bütün gece nasıl ayakta kalabildiğini ve sonra işte nasıl uyanık kaldığını anlamıyorum.
- I don't see how Tom can stay up all night and then be so wide awake at work.
O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti mi?
- Did she go to the station to see her teacher off?
Arkadaşımı yolcu etmek için şu an havaalanındayım.
- I have just been to the airport to see my friend off.
Önümüzdeki ay görüşürüz.
- I'll see you next month.
Hafta sonunda görüşürüz.
- See you on the weekend.
Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.
Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
- The rising sun seen from the top was beautiful.
Görülen bir şey, asla görülmemiş gibi olmaz.
- What has been seen can not be unseen.
Onlarla görülmekten utanmam.
- I am not ashamed to be seen with them.
Tom Mary ile görülmek istemiyor.
- Tom doesn't want to be seen with Mary.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
O, bir testereyi çok iyi kullanır.
- She handles a saw very well.
Çiftçiden bir testere ödünç aldı.
- She borrowed a saw from the farmer.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda until I went to China.
Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.
- You have only to read this article to see how serious the accident was.
Amcam beni görmek için geldi.
- My uncle came to see me.
O beni görmek için Kanada'dan geldi.
- She came from Canada to see me.
O kızı görüyorum.
Ben burada bir trend görüyorum.
- I'm seeing a trend here.
Hâlâ Tom'u görüyorum.
- I'm still seeing Tom.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
Jody sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
- Jody looks as if she had seen a ghost.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
Biri seni görürse ne yaparsın?
- What'll you do if someone sees you?
Ya biri bizi görürse.
- What if someone sees us?
Gelecek yıl tekrar görüşmek ümidiyle.
- Hope to see you again next year.
Doktorla görüşmek istiyorum.
- I'd like to see the doctor.
Seni görmek için can atıyorum.
- I'm looking forward to seeing you.
Ben kısa sürede sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you again soon.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Madem ki o hâlâ hasta muhtemelen bugün gelmeyecek.
- Seeing that he is still sick, he is unlikely to come today.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
The fiddler sawed away at his instrument.
And for thy trew sawys, and I may lyve many wynters, there was never no knyght better rewardid .
I'll see your twenty dollars and raise you ten.
Yes, now I've seen it all!.
I've been seeing her for two months.
Seeing the boss wasn't around, we took it easy.
Tom and Mary say they saw someone climbing over the fence.
- Tom and Mary say they saw somebody climbing over the fence.
Tom and Mary say they didn't see anything.
- Tom and Mary say they saw nothing.
Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
I do not like seeing animals get eaten alive.
- I don't like seeing animals get eaten alive.
Tom said that he sees a lot of dead animals on the road.
- Tom said he sees a lot of dead animals on the road.
I'm very glad to see you.
- I am very happy to see you.
I am very glad to see you.
- I am very happy to see you.
... starting to succeed. We're starting to see gains in math and science. ...
... and you actually see those two squares are exactly the same ...