Filmi görmek istiyorum.
- I want to see the movie.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
- The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
O filmi yine seyretmek istiyorum.
- I want to see that movie again.
Tom hangi filmi seyretmek istedi?
- What movie did Tom want to see?
Daha fazla bilgi için www.example.com'a bakınız.
- See www.example.com for more information.
Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.
- Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop.
Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Seni görmek için can atıyorum.
- I am looking forward to seeing you.
Erkek kardeşim ve ben havaalanında John'u uğurlamak için gittik.
- My brother and I went to see John off at the airport.
Babamı uğurlamak için havaalanına gittim.
- I have been to the airport to see my father off.
Tom etrafına bakındı ama kimseyi görmedi.
- Tom looked around, but didn't see anyone.
Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
- You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses...
Tom'un bütün gece nasıl ayakta kalabildiğini ve sonra işte nasıl uyanık kaldığını anlamıyorum.
- I don't see how Tom can stay up all night and then be so wide awake at work.
İşten sonra beni görmeyi kabul ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for agreeing to see me after work.
Arkadaşımı yolcu etmek için şu an havaalanındayım.
- I have just been to the airport to see my friend off.
Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.
- Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
Öğle yemeğinde görüşürüz.
- I'll see you at lunch.
Hafta sonunda görüşürüz.
- See you on the weekend.
Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
- The rising sun seen from the top was beautiful.
Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Onunla görülmek istemiyorum.
- I don't want to be seen with him.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
Sami çıplak görünmek istemedi.
- Sami didn't want to be seen naked.
Bu tür zincirli testere kullanmayı biliyor musun?
- Do you know how to use this kind of chain saw?
Çiftçiden bir testere ödünç aldı.
- She borrowed a saw from the farmer.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
- I remember seeing you all somewhere.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
- I like to take things apart to see what makes them tick.
Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
- I went all the way to see her only to find her away from home.
Ara sıra beni görmek için gel.
- Come and see me once in a while.
Amcam beni görmek için geldi.
- My uncle came to see me.
O kızı görüyorum.
Ben burada bir desen görüyorum.
- I'm seeing a pattern here.
Ben burada bir trend görüyorum.
- I'm seeing a trend here.
Gökyüzünden görüldüğünde,ada çok güzeldi.
- Seen from the sky, the island was very beautiful.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
Jody sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
- Jody looks as if she had seen a ghost.
Ara sıra gelip beni görür.
- He comes and sees me once in a while.
Ya biri bizi görürse.
- What if someone sees us?
Annenle görüşmek istiyorum.
- I want to see your mother.
Doktorla görüşmek istiyorum.
- I'd like to see the doctor.
Seni görmek için can atıyorum.
- I'm looking forward to seeing you.
O seni görmek için sabırsızlanıyor.
- He is looking forward to seeing you.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Madem ki saat sekiz, Sanırım kısa zamanda okula gitmelisin.
- Seeing that it is 8 o'clock, I think you should leave for school soon.
Madem ki o hâlâ hasta muhtemelen bugün gelmeyecek.
- Seeing that he is still sick, he is unlikely to come today.
The fiddler sawed away at his instrument.
And for thy trew sawys, and I may lyve many wynters, there was never no knyght better rewardid .
I'll see your twenty dollars and raise you ten.
Yes, now I've seen it all!.
I've been seeing her for two months.
Seeing the boss wasn't around, we took it easy.
Tom says he saw Mary.
- Tom says he saw Mary.
Tom and Mary say they didn't see anything.
- Tom and Mary say they saw nothing.
Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
Tom said that he sees a lot of dead animals on the road.
- Tom said he sees a lot of dead animals on the road.
I don't like seeing animals get eaten alive.
- I do not like seeing animals get eaten alive.
I'm very glad to see you.
- I am very happy to see you.
I'm very happy to see you.
- I am very happy to see you.
... starting to see bridged now with people coming up with ...
... illustrative, where you see that this amount of videos at ...