Filmi görmek istiyorum.
- I want to see the movie.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
- The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
Bu akşam televizyonda beyzbol seyretmek istiyorum.
- I want to see baseball on television this evening.
Tom hangi filmi seyretmek istedi?
- What movie did Tom want to see?
Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
Daha fazla bilgi için www.example.com'a bakınız.
- See www.example.com for more information.
Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.
- I saw my Twitter account suspended after a while.
Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
O, onu uğurlamak için istasyona gitti.
- He has been to the station to see her off.
Erkek kardeşim ve ben havaalanında John'u uğurlamak için gittik.
- My brother and I went to see John off at the airport.
Daha fazla bilgi için, sayfa 16'ya bakın.
- For further information, see page 16.
Benim çocukların okulda iyi davrandığına bakın.
- See that my children behave well at school.
İşten memnun değil gibi görünüyor.
- It seems that she is not pleased with the job.
Yarın işte görüşürüz.
- See you at work tomorrow.
Arkadaşımı yolcu etmek için şu an havaalanındayım.
- I have just been to the airport to see my friend off.
Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.
- Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
Bu öğleden sonra ikide görüşürüz.
- See you at two this afternoon.
Öğle yemeğinde görüşürüz.
- I'll see you at lunch.
Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- There were a lot of stars seen in the sky.
Onlarla görülmekten utanmam.
- I am not ashamed to be seen with them.
Tom Mary ile görülmek istemiyor.
- Tom doesn't want to be seen with Mary.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
Sami çıplak görünmek istemedi.
- Sami didn't want to be seen naked.
Çiftçiden bir testere ödünç aldı.
- She borrowed a saw from the farmer.
O, bir testereyi çok iyi kullanır.
- She handles a saw very well.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Bu nisanda seni görmeye can atıyorum.
- I'm looking forward to seeing you this April.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
Son zamanlarda onu görmedim
- I have not seen him lately.
Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.
- You have only to read this article to see how serious the accident was.
Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
Geçenlerde beni görmek için geldi.
- She came to see me the other day.
O beni görmek için Kanada'dan geldi.
- She came from Canada to see me.
O kızı görüyorum.
Bu gece Tom'u tekrar görüyorum.
- I'm seeing Tom again tonight.
Hâlâ Tom'u görüyorum.
- I'm still seeing Tom.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
O, partide beni görmüş olamaz.
- She cannot have seen me at the party.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
Kendini evrenin merkezi olarak görür.
- He sees himself as the center of the universe.
Tom bunu farklı bir şekilde görür.
- Tom sees this in a different way.
Dişçiyle görüşmek zorundayım.
- I've got to see a dentist.
Annenle görüşmek istiyorum.
- I want to see your mother.
Ben kısa sürede sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you again soon.
Seni görmek için can atıyorum.
- I am looking forward to seeing you.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Madem ki o hâlâ hasta muhtemelen bugün gelmeyecek.
- Seeing that he is still sick, he is unlikely to come today.
The fiddler sawed away at his instrument.
And for thy trew sawys, and I may lyve many wynters, there was never no knyght better rewardid .
I'll see your twenty dollars and raise you ten.
Yes, now I've seen it all!.
I've been seeing her for two months.
Seeing the boss wasn't around, we took it easy.
Tom and Mary say they saw somebody climbing over the fence.
- Tom and Mary say they saw someone climbing over the fence.
Tom and Mary say they didn't see anything.
- Tom and Mary say they saw nothing.
Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
I don't like seeing animals get eaten alive.
- I do not like seeing animals get eaten alive.
Tom said he sees a lot of dead animals on the road.
- Tom said that he sees a lot of dead animals on the road.
I'm very happy to see you.
- I am very happy to see you.
I'm very glad to see you.
- I am very happy to see you.
... And so I think we'll see amazing things in health care. ...
... >>Taylor Swift: You know. People don't really, like -- I guess people don't see that coming. ...