That may be what's causing your hives.
- Kovanlarına sebep olan şey bu olabilir.
You're the one causing all the trouble.
- Tüm soruna sebep olan sensin.
An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami.
- Richter ölçeğine göre 8.9 şiddetinde bir deprem, Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye sebep oldu.
It is a complete mystery what caused the accident.
- Bu kazaya neyin sebep olduğu tam bir sır.
They believed it might lead to trouble.
- Onun sıkıntıya sebep olabileceğine inanıyorlardı.
It is a complete mystery what caused the accident.
- Bu kazaya neyin sebep olduğu tam bir sır.
The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.
- Genellikle öngörülemeyen hava tarafından kazaya sebep olundu.