The people thought that he was a distinguished scientist.
- İnsanlar onun seçkin bir bilim adamı olduğunu düşündü.
His career as a journalist was full of distinguished achievements.
- Bir gazeteci olarak onun kariyeri seçkin başarılarla doluydu.
Tom did outstanding work.
- Tom seçkin bir iş yaptı.
He came across an outstanding young person.
- O seçkin genç bir kişiye rastladı.
The monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Anıt seçkin filozof onuruna dikilmiştir.
Picasso is an eminent painter.
- Picasso seçkin bir ressamdır.
He felt ill at ease among prominent scholars.
- Seçkin bilim adamları arasında huzursuz hissetti.
You're a very privileged person.
- Sen çok seçkin bir insansın.
That's an exclusive golf club.
- O, seçkin bir golf kulübüdür.
You look very distinguished.
- Çok seçkin görünüyorsun.
Tom is very distinguished looking.
- Tom çok seçkin görünümlü.
You are now among the elite.
- Sen şimdi seçkinlerin arasındasın.
Elite soldiers might be trained in secret locations.
- Seçkin askerler gizli yerlerde eğitilebilir.