seçenek

listen to the pronunciation of seçenek
Türkisch - Englisch
choice

They had no choice but to leave. - Onların gitmekten başka seçenekleri yoktu.

There is no choice but to agree to his plan. - Onun planını kabul etmekten başka seçenek yoktur.

option

Tom advised Mary to take some time to think over her options. - Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.

Tom asked if there were any other options. - Tom diğer seçenekler olup olmadığını sordu.

selection
alternative

My decided preference is the fourth and the last of these alternatives. - Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.

We agreed that there was no other alternative. - Başka seçenek olmadığını kabul ettik.

(Dilbilim) alternant
(Bilgisayar) alternate
(Bilgisayar) switch
pick
alternative , option
alternative, choice
opsion
seçenek adı
(Bilgisayar) option name
seçenek değeri
(Bilgisayar) option value
seçenek düğmesi
(Bilgisayar) radio button
seçenek grubu
(Bilgisayar) option group
seçenek türü
(Bilgisayar) option type
seçenek yol
alternative route
seçenek yol atama
(Bilgisayar) alternative routing
seçenek çubuğu
action bar
seçenek anahtar
alternate key
seçenek açıkl
(Bilgisayar) option desc
seçenek dizge
alternate system
seçenek düğmeleri
(Bilgisayar) option buttons
seçenek ekle
(Bilgisayar) add choice
seçenek iz
alternate track
seçenek kutusu
(Bilgisayar) option dialog
seçenek rotalama
(Bilgisayar,Teknik) alternate routing
seçenek sayfaları
(Bilgisayar) option pages
seçenek sınıfı
(Bilgisayar) option class
seçenek tasarım
alternate design
seçenek yerleşme planı
alternate layout
seçenek yok
(Bilgisayar) no alternatives
seçenek yol
alternate route
seçenek yoldan gönderme
(Bilgisayar,Teknik) alternate routing
seçenek yöntemler
alternate methods
seçenek yük
alternate load
seçenek çok büyük
(Bilgisayar) option too big
bilinmeyen seçenek
(Bilgisayar) unknown option
ilk seçenek
(Tıp) first-line
olağan seçenek
(Bilgisayar) default option
alternatif seçenek
alternative option
ateş idare subayı; esnek caydırıcı seçenek; uçuş güverte subayı
(Askeri) fire direction officer; flexible deterrent option; flight deck officer
bağımsız seçenek
(Dilbilim) free alternant
geçersiz seçenek
(Bilgisayar) bad option
geçersiz seçenek
(Bilgisayar) invalid option
hatalı seçenek
(Bilgisayar) bad option
ikisi de birbirinden zor iki seçenek
dilemma
kullanılabilir seçenek
(Bilgisayar) available choice
kullanılamayan seçenek
(Bilgisayar) unavailable choice
sabit seçenek
(Pisikoloji, Ruhbilim) fixed alternative
seçenekler
options

Tom advised Mary to take some time to think over her options. - Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.

Tom asked if there were any other options. - Tom diğer seçenekler olup olmadığını sordu.

son seçenek
zero option
tek seçenek
Hobson's choice
çift yönlü seçenek
(Bilgisayar) duplex option
özel harekat tümeni; strateji ve seçenek kararı (Planlama, Programlama ve Bütçel
(Askeri) special operations division; strategy and options decision (Planning, Programming, and Budgeting System)
Türkisch - Türkisch
Seçme durumunda, birinin yerine seçebilecek bir başka yol, yöntem, tutum, alternatif
Alternatif
seçenek
Favoriten