schon wieder

listen to the pronunciation of schon wieder
Deutsch - Türkisch
gene mi?
gene mi?
Englisch - Türkisch

Definition von schon wieder im Englisch Türkisch wörterbuch

again
yeni baştan

Japoncam için faydalı olacak güzel bir yazı hazırlamaya çalıştım, ama öğretmenim yazıda epey yanlışlar olduğunu ve yeni baştan yazmam gerektiğini söyledi. - I have attempted to create a good essay which utilizes my Japanese, but my professor said that much of it was incorrect and that I have to do it all over again.

Bu yeni baştan oluyor. - It's happening all over again.

again
Yinele (son işlemi)
again
ayrıca

Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır. - Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.

Fiyat düşük ama ayrıca kalite çok iyi değil. - The price is low, but then again, the quality isn't very good.

again
yine

Elimden geleni yaptım, yine de başarısız oldum. - I tried my best, only to fail again.

Hanako yine şemsiyesini unuttu. - Hanako has forgotten her umbrella again.

again
kaytadan
again
tekrar

Onu asla tekrar yapmayacağım. - I will never do it again.

Kurultay tekrar oylama yaptı. - The convention voted again.

again
gene

İki general ertesi gün tekrar buluştular. - The two generals met again the next day.

Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı. - After eight months, he eventually started dating girls again.

again
kayta
again
yeniden

Baharın gelmesiyle birlikte her şey yavaş yavaş yeniden hayata dönüyor. - With the coming of spring, everything is gradually coming to life again.

İki gün içinde beni yeniden ara. - Call me again in two days.

again
bazen
again
bir daha

Ondan sonra bir daha onunla karşılaşmadım. - I didn't meet him again after that.

Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi. - Tom said that nothing like that would ever happen again.

again
now and again ara sıra
again
defaatle
again
üstelik

O tek kelime Fransızca söyleyemez ama üstelik bir yerli gibi İngilizce konuşur. - He can't say one word of French, but then again he speaks English like a native.