O, o günlerde hep içki içiyordu.
- He was always drinking in those days.
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Mother always gets up early in the morning.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is always honest.
Bana daima yardım ettiniz.
- You've always helped me.
Daima doğruyu söyledim.
- I've always told the truth.
He always rides a black galloway. --Bulwer.
I thought I could always go back to work.
God is always the same.