Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
- They had to change their schedule because the train arrived late.
Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
- At any rate, we can't change the schedule.
Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.
- I think you should stick to your training schedule.
Tom 20 Ekimde Boston'da bir konser vermeyi planladı.
- Tom is scheduled to give a concert in Boston on October 20th.
Tren tarifesini bilmiyorum, benim için öğrenebilir misiniz?
- I do not know the train schedules, could you find out for me?
Uçağın tarifeli uçuş saati nedir?
- What's the flight's scheduled arrival time?
Senin uçağının saat kaçta kalkması planlanmıştır.
- What time is your plane scheduled to leave?
Tom 20 Ekimde Boston'da bir konser vermeyi planladı.
- Tom is scheduled to give a concert in Boston on October 20th.
Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
- We are behind schedule.
Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
- Tom scheduled a last-minute meeting.
Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
- I have to organize my schedule before the end of the month.
Web sayfamız zamanlanmış bakım nedeniyle çevrimdışıdır.
- Our website is offline for scheduled maintenance.
Tom sonraki hafta Boston'a gelmek için zamanlandı.
- Tom is scheduled to come to Boston next week.
Bir randevu planlamak istiyorum.
- I'd like to schedule an appointment.
Doktor Jackson'la bir randevu planlamak istiyorum.
- I'd like to schedule an appointment with Dr. Jackson.
Yarın için bir randevu planlamak istiyorum.
- I'd like to schedule an appointment for tomorrow.
Bir randevu planlamak istiyorum.
- I'd like to schedule an appointment.
Trenler vakit çizelgesine göre çalışıyorlar.
- The trains are running according to schedule.
Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
- Tom scheduled a last-minute meeting.
Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
- I have to organize my schedule before the end of the month.
Tom ve Mary birlikte vakit geçirmek için kendi yoğun programları içinde zaman bulmak için her fırsatı değerlendirirler.
- Tom and Mary take every opportunity to find time in their busy schedules to spend time together.
O bazen unutkan olduğu için ona programları hatırlatmayı unutma.
- He is forgetful sometimes so never forget to remind him about the schedules.
The next elections are scheduled on the 20th of November.