Yaralanması için tazminat olarak büyük bir miktar para aldı.
- He received a large sum of money in compensation for his injury.
Tazminat fazla düşük.
- The compensation is too low.
Biz telafi etmeye çalışmıyoruz.
- We're not trying to make amends.
Şimdi telafi etme zamanı.
- Now it's time to make amends.
O hizmeti için hiçbir bedel almadı.
- He received no compensation for his service.
Davranışımı telafi etmek istiyorum.
- I want to make amends for my behavior.
Yaptığım her şeyi telafi etmek için bir gönüllü olarak çalışmak istiyorum.
- I want to work as a volunteer to make amends for everything I've done.
Tom Mary'den telafi etmeye ve özür dilemeye çalıştı.
- Tom tried to make amends and apologize to Mary.
Tom çaldığı tüm parayı geri vererek özür dilemeye çalıştı.
- Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.