Bilim adamları bir gecede bir bardak kırmızı şarap sağlığa zarar vermek için yeterlidir diyor.
- One glass of red wine a night is enough to damage health, say scientists.
Hükümet çiftçilerin hasatlarının zararını telafi etti.
- The government compensated the farmers for the damage to the crops.
Siparişiniz zarar gördüğü için çok üzgünüz.
- We are very sorry that your order was damaged.
Tom zarar ziyan için para ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay for damages.
He wasn't only fined, he also had to pay for damages.
- Man bestrafte ihn nicht nur; er musste auch für den angerichteten Schaden aufkommen.
He had to pay the damages.
- Er musste für die Schäden aufkommen.