sayfalar

listen to the pronunciation of sayfalar
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) sheets

The sheets were soaked with sweat. - Sayfalar terle doldu.

Tom folded his sheets. - Tom sayfaları katladı.

pages

Look through the yellow pages. - Sarı sayfalara bir göz at.

The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content. - IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.

{i} paging
sayfa
page

I know every word on this page. - Bu sayfadaki her sözcüğü biliyorum.

Date of last revision of this page: 2010-11-03 - Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03

sarı sayfalar
yellow pages
sayfa
leaf

Tom wants to turn over a new leaf. - Tom beyaz bir sayfa açmak istiyor.

Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf. - Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.

sayfa
page (of a book, newspaper, letter, etc.)
bütün sayfalar
(Bilgisayar) all pages
sayfa
sheet

The sheets were soaked with sweat. - Sayfalar terle doldu.

Leave this sheet blank. - Bu sayfayı boş bırak.

sayfa
(Bilgisayar) pages

This machine can print sixty pages a minute. - Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.

Someone has ripped out the first three pages of this book. - Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.

sayfa
(Bilgisayar) page size
sayfa
(Bilgisayar) folio
sayfa
(Bilgisayar) in page
sayfa
(Bilgisayar) tall
geçerli sayfalar
(Bilgisayar) active sheets
ilave sayfalar
insert
kitap başına eklenen sayfalar
end paper
kitap sonuna eklenen sayfalar
end paper
sayfa
paginal
sayfa
subject, topic (of conversation)
ziyaret edilen sayfalar
(Bilgisayar) visited pages
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) sahâif
Sayfa
sahife
sayfa
Üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife
sayfa
Konu
sayfa
Gazete, dergi gibi yayınlarda özel bir alan için ayrılmış bölüm
sayfa
(Osmanlı Dönemi) sahîfe
sayfalar
Favoriten