We'll be totally defenseless.
- Biz tamamen savunmasız olacağız.
Layla killed innocent and defenseless babies.
- Leyla masum ve savunmasız bebekleri öldürdü.
You're vulnerable right now.
- Şu anda savunmasızsın.
Tom looks vulnerable.
- Tom savunmasız görünüyor.
She advocated equal rights for women.
- Kadınlar için eşit hakları savundu.
He advocated the reduction of taxes.
- Vergilerin azaltılmasını savundu.
We are defending the same cause.
- Biz aynı nedeni savunuyoruz.
No one is defending my country.
- Kimse ülkemi savunmuyor.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
- Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.