He advocates a revision of the rules.
- Kuralların bir revizyonunu savunuyor.
She advocated equal rights for women.
- Kadınlar için eşit hakları savundu.
No one is defending my country.
- Kimse ülkemi savunmuyor.
I was defending myself.
- Kendimi savunuyordum.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
- Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.