savunan

listen to the pronunciation of savunan
Türkisch - Englisch
(Hukuk) advocating
apologetic
defensive
apologetical
(hak) assertive
defender
assertive
defending
savunan kimse
apologist
savunan kimse
defender
savunan kimse
(görüş) assertor
savunan kimse
upholder
savun
{f} advocate

She advocated equal rights for women. - Kadınlar için eşit hakları savundu.

He advocates reform in university education. - Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.

savun
{f} defending

Tom was defending himself. - Tom kendini savunuyordu.

I was defending myself. - Kendimi savunuyordum.

savun
defend

They defended their country against the invaders. - Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.

Paris did her best to defend her liberties. - Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.

savun
argue for
savun
stick up for

I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.

dini inançları savunan ilâhiyat dalı
apologetics
güneyde beyazların üstünlüğünü savunan partili
Dixiecrat
kadınların seçme hakkını savunan kadın
suffragette
tartışma olsun diye zayıf tarafı savunan kimse
devil's advocate
Finnisch - Türkisch

Definition von savunan im Finnisch Türkisch wörterbuch

savun
duman çıkarmak
savun
hiddetlenmek
savun
keskin kokulu gaz
savunan
Favoriten