Ebeveynleri onun kolej eğitimi için birikim yapıyorlar.
- His parents are saving for his college education.
O, birikimlerini topladı.
- He added to his savings.
Yaşlı Bay Smith yapabildiği kadar çok para tasarrufu yapıyor.
- Old Mr Smith is saving as much money as he can.
Tom bana işini kaybetse bile tasarrufları ile bir süre yaşayabileceğini söyledi.
- Tom told me that he could live off his savings for a while if he lost his job.
Evliliğini kurtarmak için çalışmak zorundasın.
- You need to work on saving your marriage.
Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.
- He is saving money for a trip abroad.
Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.
- I am saving money in order to study abroad.
Çevreyi korumak kendimizi korumak anlamına gelir.
- Protecting the environment means saving ourselves.
Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?
- Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?
Çevreyi korumak kendimizi korumak anlamına gelir.
- Protecting the environment means saving ourselves.