Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
The salesperson persuaded her to buy the dress.
- Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
This bookstore stopped selling JUMP.
- Bu kitapçı JUMP satışını durdurdu.
He is engaged in selling cars.
- O, araba satışı ile uğraşıyor.
I went to a sale with my mother yesterday and kept hounding her to buy me a dress.
- Dün, annemle birlikte indirimli satışa gittim ve bana bir elbise alması için onu kışkırtmayı sürdürdüm.
The sale of cigarettes should be banned.
- Sigara satışı yasaklanmalıdır.
It wasn't an easy sell.
- O kolay bir satış değildi.
He is engaged in selling cars.
- O, araba satışı ile uğraşıyor.
They're holding a liquidation sale.
- Bir tasfiye satışı düzenliyorlar.
This software package has a suggested retail price of $99.
- Bu yazılım paketinin tavsiye edilen perakende satış fiyatı 99 dolardır.
I went to a sale with my mother yesterday and kept hounding her to buy me a dress.
- Dün, annemle birlikte indirimli satışa gittim ve bana bir elbise alması için onu kışkırtmayı sürdürdüm.
If the sale price is good, Tom said he might buy two pairs of shoes.
- Tom satış fiyatı iyiyse iki çift ayakkabı alabileceğini söyledi.