satın al

listen to the pronunciation of satın al
Türkisch - Englisch
{f} bought

I bought a bottle of beer at the liquor store. - Likör dükkânından bir şişe bira satın aldım.

I bought two dozen pencils. - İki düzine kalem satın aldım.

{f} purchase

I would like to purchase some boots. - Bazı botlar satın almak istiyorum.

I purchased a new car last week. - Geçen hafta yeni bir araba satın aldım.

{f} purchasing

I think you should probably see someone from Purchasing. - Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.

The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power. - Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.

{f} merchandising
{f} merchandised
{f} merchandise
{f} buy

I love buying on eBay. - eBay'dan satın almayı çok seviyorum.

I will only buy the car if they repair the brakes first. - Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.

{f} buying

I cannot afford buying a used car. - Kullanılmış bir araba satın alamam.

I never go out without buying something. - Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.

satın al

    Silbentrennung

    sat·in al

    Türkische aussprache

    sätın äl

    Aussprache

    /ˈsatən ˈal/ /ˈsætən ˈæl/

    Etymologie

    [ 'sa-t&n ] (noun.) 14th century. Middle English, from Middle French, probably from Arabic zaytunI, literally, of Zaytun, seaport in China during the Middle Ages.
Favoriten