Tom's support is unwavering.
- Tom'un desteği sarsılmazdır.
Her belief in God is unshaken.
- Onun Allah'a olan inancı sarsılmaz.
The crowd looked shocked.
- Kalabalık sarsılmış görünüyordu.
I was shocked by yesterday's news.
- Dünkü haber tarafından sarsıldım.
Suddenly I felt something like a jolt.
- Aniden sarsıntı gibi bir şey hissettim.
Tom looked a little shocked.
- Tom biraz sarsılmış görünüyordu.
We were quite shocked by her sudden death.
- Biz onun ani ölümünden oldukça sarsıldık.