I can't wait to hug you.
- Sana sarılmak için sabırsızlanıyorum.
I can't wait to hug you again.
- Sana tekrar sarılmak için sabırsızlanıyorum.
Tom opened his arms to hug me.
- Tom bana sarılmak için kollarını açtı.
Mary opened her arms to hug me.
- Mary bana sarılmak için kollarını açtı.
I don't want to wind up like Tom.
- Tom gibi sarılmak istemiyorum.
That rope has to be coiled.
- O ip sarılmak zorunda.
She wrapped some gifts in paper.
- O, kağıda bazı hediyeler sardı.
My mother wrapped the sandwiches in paper.
- Annem sandviçleri kağıda sardı.
Tom noticed Mary's bandaged wrists.
- Tom Mary'nin sargılı bileklerini fark etti.
We need to change your bandage.
- Sargınızı değiştirmemiz gerek.
That rope has to be coiled.
- O ip sarılmak zorunda.
Let me give you a hug.
- Sana sarılmama izin ver.
I can't wait to hug you.
- Sana sarılmak için sabırsızlanıyorum.
Mary asked Tom to give her a cuddle.
- Mary Tom'un ona bir sarılmasını istedi.
Tom and Mary stopped hugging.
- Tom ve Mary sarılmayı bıraktı.
Tom and I stopped hugging.
- Tom ve ben sarılmayı bıraktık.
I enjoy reading, cuddling by the fireplace and slow dancing.
- Okumaktan, şöminenin yanında sarılmaktan ve yavaş dans etmekten zevk alırım.