saplanmak

listen to the pronunciation of saplanmak
Türkisch - Englisch
to be obsessed by (something), be hipped on (something)
to be stuck in, be embedded in, be lodged in
be stuck
stick into
slide into
to be rooted or fixed to (a spot)
sink
stall
to sink into, to be stuck in, to lodge
stuck in
stick in
fasten upon
fasten on
(deyim) light upon
lodge
(deyim) light on
sink into
get stuck
stick
saplanma
fixation
sapla
{f} stuck

My car got stuck in the mud. - Arabam çamura saplandı.

Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there. - Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.

sapla
{f} stick
alışkanlığına saplanmak
get into a rut
bataka saplanmak
1. to get oneself trapped in a blind alley, get oneself into a situation from which one can not extricate oneself, be up the creek in a big way, get lost in a quagmire. 2. (for a project) to come a cropper, fail
bataklığa saplanmak
be caught in a quagmire
batağa saplanmak
bog
batağa saplanmak
be caught in a quagmire
batağa saplanmak
to bog down; to get into a dilemma
batağa saplanmak
bog down
saplanma
stab
zihini saplanmak
to become obsessed by
Türkisch - Türkisch
Hızla batmak
Bir şeyle ilgisini kesmemek, takılıp kalmak
Batma sonucu hareket edemez olmak, batıp kalmak
Batma sonucu hareket edemez olmak, batıp kalmak: "Dönüşte Zeytinburnu açıklarında kara saplandık."- Y. Z. Ortaç
Bir şeyle ilgisini kesmemek, takılıp kalmak: "Mistik olmayan felsefe görünüşünde de tamamen H. Spencer'e saplanmış kalmıştı."- H. Taner
batmak
saplanma
Saplanmak işi
saplanmak
Favoriten