Don't thrust your knife into the cheese.
- Peynirin içine bıçak saplamayın.
I had a stabbing pain in my chest.
- Göğsümde saplama acısı vardı.
I had a stabbing pain in my chest.
- Göğsümde saplama acısı vardı.
Tom got stuck in a traffic jam.
- Tom bir trafik sıkışıklığında saplanıp kaldı.
My car got stuck in the mud.
- Arabam çamura saplandı.