Definition von sanat im Türkisch Englisch wörterbuch
- art
Life is not an exact science, it is an art.
- Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
It requires a good taste to study art.
- Sanat öğrenimi yapmak iyi bir zevk gerektirir.
- art; craft, trade; skill, ability
- workmanship
- ability
- skill
He who has skill and art, becomes famed in the world.
- Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
- Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- (Ticaret) business
A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
- Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
- artifice
- trade
- craft, trade, or skill
- craft
Craft must have clothes, but truth loves to go naked.
- El sanatının giysisi olmalı, ama gerçek çıplak gitmeyi seviyor.
You're quite a craftsman.
- Sen oldukça sanatkarsın.
- artistry, artistic quality
- craftsmanship, artisanry, craft, skill
- profession
- of art
- ics
- address
- occupation
- sanat eseri
- work of art
A work of art is the unique result of a unique temperament.
- Bir sanat eseri eşsiz bir mizacın eşsiz bir sonucudur.
His garden is a work of art.
- Onun bahçesi bir sanat eseridir.
- sanat eseri
- artwork
A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
- Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
- sanat atölyesi
- art studio
- sanat aşığı
- lover of art
- sanat enstitüsü
- technical school
- sanat eseri
- (Sanat) art object
- sanat eseri
- (Sanat) artistic production
- sanat eseri
- art
This Rembrandt painting is a work of art.
- Bu Rembrandt tablo bir sanat eseridir.
Cornelius Gurlitt had hidden 1400 works of art stolen by the Nazis in his apartment.
- Cornelius Gurlitt Naziler tarafından çalınan 1400 sanat eserini dairesinde saklamıştı.
- sanat eseri
- objet d'art
- sanat eseri
- art work
- sanat eserleri
- art objects
- sanat eserleri
- masterpieces
- sanat etkinliği
- (Turizm) art activity
- sanat felsefesi
- (Felsefe) philosophy of art
- sanat festivalleri
- art festivals
- sanat hırsızlığı
- art thefts
- sanat kokan
- daedal
- sanat merkezi
- art center
- sanat müzayedeleri
- art auctions
- sanat müzayedesi
- (Sanat) art auction
- sanat müzeleri
- art museums
- sanat müziği
- (Muzik) turkish classical music
- sanat okulları
- (Sanat) art schools
- sanat okulu
- (Eğitim) comprehensive school
- sanat sever
- art lover
- sanat stüdyosu
- art studio
- sanat tarihi
- (Eğitim) art history
- sanat tarihçileri
- art historians
- sanat tarihçisi
- art historian
- sanat terapisi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) art therapy
- sanat testi
- (Askeri) ability test
- sanat ve bilim
- (Sanat) art and science
- sanat ve müzik
- (Sanat) art and music
- sanat veya meslek
- (Ticaret) craft
- sanat yapıtı
- composition
- sanat çalışması
- art work
- sanat öğrencileri
- (Sanat) art students
- sanat adamı
- art man
- sanat evi
- Art house
- sanat yapmak
- perform art
- sanat altın bileziktir
- (Atasözü) A person who possesses a skill can always find work
- sanat baskısı
- art print
- sanat bölümü
- art department
- sanat danışmanlığı
- art consultancy
- sanat değeri olmayan
- inartistic
- sanat eleştirmeni
- art critic
Tom is an art critic.
- Tom bir sanat eleştirmenidir.
Tom is an art critic and historian.
- Tom bir sanat eleştirmeni ve tarihçidir.
- sanat enstitüsü
- trade school
- sanat enstitüsü
- technical school, industrial school, trade school
- sanat erbabı
- handicraftsman
- sanat eseri
- set piece
- sanat eseri
- masterpiece
I was in love with this picture the moment I saw it. It's a masterpiece.
- Bu resme onu gördüğüm anda aşık oldum. O bir sanat eseri.
I like this picture, not because it is a masterpiece, but because it has charm.
- Bu resmi bir sanat eseri olduğu için değil ama cazibesi olduğundan dolayı beğeniyorum.
- sanat eserlerini yıkan
- vandalic
- sanat eserlerini yıkan
- vandal
- sanat eserlerini yıkan kimse
- vandal
- sanat eserlerini yıkma
- vandalism
- sanat fen okulu
- polytechnic
- sanat filmi
- art film
- sanat galerisi
- art gallery
May I visit an art gallery?
- Ben bir sanat galerisini ziyaret edebilir miyim?
If you want to go to the art gallery, get this bus.
- Sanat galerisine gitmek istiyorsan bu otobüse bin.
- sanat galerisi nerede
- Where is the art gallery
- sanat galerisine nasıl gideceğiz
- How are we going to the art gallery
- sanat hamiliği
- art patronage
- sanat hazinesi
- art treasure
- sanat işlevi
- (Dilbilim) poetic function
- sanat kağıdı
- (Matbaacılık, Basımcılık) art paper
- sanat kitapları
- art book
- sanat kritiği
- art criticism
- sanat müzesi
- (Sanat) art museum
- sanat müzesi mimarisi
- art museum architecture
- sanat müzesi müdürleri
- art museum curators
- sanat müşterileri
- art patronage
- sanat okulu
- technical school
- sanat okulu
- trade school
- sanat olarak yönetim
- (Ticaret) management as an art
- sanat organizasyonu
- art organization
- sanat simsarı
- (Sanat) art dealer
- sanat sosyolojisi
- sociolgy of art
- sanat sınıfı
- (Edebiyat) art class
- sanat unsuru
- matiere
- sanat uzun, hayat kısa
- (Latin) ars longa, vita brevis
- sanat ve ahlak
- (Sanat) arts and morals
- sanat ve antropoloji
- art and anthropology
- sanat ve devlet
- art and state
- sanat ve devrimler
- (Sanat) art and revolutions
- sanat ve din
- (Sanat) art and religion
- sanat ve edebiyat
- art and literature
- sanat ve elektronik
- (Sanat) art and electronics
- sanat ve fotoğrafçılık
- art and photography
- sanat ve hukuk
- (Sanat) art and law
- sanat ve mitoloji
- (Sanat) art and mythology
- sanat ve sinema
- (Sanat) art and motion pictures
- sanat ve tarih
- art and history
- sanat ve teknoloji
- art and technology
- sanat ve toplum
- art and society
- sanat ve çocuklar
- (Sanat) arts and children
- sanat veya bilimle zevk için uğraşma
- dilettantism
- sanat vurgusu
- (Bilgisayar) art emphasis
- sanat yardımı
- art patronage
- sanat yeteneği
- artistry
- sanat yönetmeni
- art director
- sanat çember
- (Matematik) imaginary circle
- sanat çevresi
- the region of art
- sanat öğrencisi
- (Sanat) art student
- erotik sanat
- erotic art
- minimal sanat
- minimal art
- modern sanat
- modern art
- soyut sanat eseri
- abstraction
- soyut sanat eseri
- abstract
- sanatlar
- Arts
- türk sanat müziği
- Turkish classical music
- ucubei sanat
- ucubei art
- yedinci sanat
- the seventh art
- Avrupa Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı
- (Hukuk) European Foundation for Science, Art and Culture
- Güzel sanat ilâhelerinin dağı
- Helicon
- betisiz sanat
- nonfigurative art
- bilim ve sanat hürriyeti
- (Kanun) freedom of science and arts
- bronz sanat eseri
- bronze
- budist sanat
- budhist art
- doğal motifler kullanılan sanat türü
- Art Nouveau
- ekstrem sanat
- (Sanat) deviant art
- eski sanat eseri
- antique
- etnik sanat
- ethnic art
- figüratif sanat
- figurative art
- gotik sanat
- Gothic art
- grafik sanat
- graphic art
- güdümlü sanat art produced according
- to certain guidelines
- güzel sanat
- vertu
- güzel sanat
- fine art
The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
- Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
She is studying fine art at school.
- Okulda güzel sanatlar okuyor.
- güzel sanat
- virtu
- güzel sanat eseri
- article of vertu
- güzel sanat eserleri
- virtu
- güzel sanat eserleri
- vertu
- hristiyan sanat ve sembolizmi
- christian art and symbolism
- hukuk ve sanat
- law and art
- icra-i sanat etmek
- give a performance
- icrayı sanat etmek
- 1. to give a performance, perform. 2. (for an artist) to produce a work of art, create. 3. (usually jocular) to be engaged in one's work; to do one's job, work at one's job; to practice one's trade or profession
- ilginç antika sanat eseri
- a piece of money
- ilk insanların yaptığı sanat eseri
- artefact
- ilk insanların yaptığı sanat eseri
- artifact
- kinetik sanat
- kinetic art
- klasik sanat bilgini
- classicist
- kontrast renkler ve geometrik desenlerle sanat
- opart
- lirik sanat
- (Sanat) lyric art
- nesneleri geometrik gösteren sanat
- cubism
- nonfigüratif sanat
- nonfigurative art
- plastik sanat
- (Sanat) plastic arts
- soyut sanat
- abstract art
Some abstract art is difficult to understand.
- Bazı soyut sanatları anlaması zordur.
Abstract art is something to feel.
- Soyut sanat hissedilecek bir şeydir.
- teknoloji ve sanat
- technology and the arts
- ulusal sanat galerisi
- national gallery of art
- öğeleri en basite indirgeyen sanat dalı
- minimal art