Mary and Tom came to wave us good-bye at the train station.
- Mary ve Tom tren istasyonunda bize el sallamak için geldiler.
I don't plan on rocking the boat.
- Tekneyi sallamak istemiyorum.
Mary and Tom came to wave us good-bye at the train station.
- Mary ve Tom tren istasyonunda bize el sallamak için geldiler.
The musician shook his head and pushed his little piano away.
- Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.
He shook his son by the shoulder.
- O, oğlunun omuzunu salladı.
I felt the house shake a little. Didn't you?
- Ben evin biraz sallandığını hissettim, sen hissetmedin mi?
We felt the house shake.
- Evin sallandığını hissettik.
I don't plan on rocking the boat.
- Tekneyi sallamak istemiyorum.
I rocked the baby in my arms.
- Bebeği kollarımda salladım.
I rocked the baby on my knee.
- Bebeği dizimde salladım.
The dog wagged its tail.
- Köpek kuyruğunu salladı.
When the dog is happy it wags its tail.
- Köpek mutlu olduğunda kuyruğunu sallar.
Tom waggled his finger at Mary.
- Tom Mary'ye parmağını salladı.
I rocked the baby on my knee.
- Bebeği dizimde salladım.
I rocked the baby in my arms.
- Bebeği kollarımda salladım.
The house started shaking.
- Ev sallanmaya başladı.
Don't you feel the house shaking?
- Evin sallanışını hissetmiyor musun?
She shouted and threatened a policeman by brandishing a knife.
- O, polise bağırdı ve bir bıçak sallayarak tehdit etti.
Tom brandished a shotgun on Mary.
- Tom, Mary'nin üzerine bir av tüfeği salladı.
Tom drank a protein shake.
- Tom bir protein sallaması içti.
Everybody started waving his flag.
- Herkes bayrağını sallamaya başladı.
I don't plan on rocking the boat.
- Tekneyi sallamak istemiyorum.