salınmak

listen to the pronunciation of salınmak
Türkisch - Englisch
sway
swing
to be sent to, be dispatched to
(for something) to be added to (a food). salına salına yürümek to walk with a swaying movement
to sway; to oscillate
(for an animal) to be put out to pasture in (a place); (for something) to be channeled or directed into (a place)
oscillate
sweep
(for something) to be lowered into (a place)
roll
balance
to swing, to wave; to sway; to oscillate
wave
reel
jiggle
dawdle
meander
sal
raft

The guide sat at the front right of the raft. - Rehber salın ön sağında oturdu.

The boys built a raft. - Çocuklar bir sal yaptı.

sağa sola salınmak
toss about
salınma
(Havacılık) hunt
sal
ferry
salınma
(Kimya) oscillation
sal
emit
sal
timber hitch
sal
mantilla
sal
float

Tom floated downstream on a raft. - Tom bir salla akıntı yönünde batmadan yüzdü.

Tom floated down the river on a raft. - Tom bir sal üzerinde nehirden aşağı süzülüyordu.

sal
prov. coffin
sal
mug

Tom is the one who mugged you. - Tom sana saldıran kişidir.

Dan was assaulted by a mugger. - Dan bir soyguncu tarafından saldırıya uğradı.

salınma
swing
Türkisch - Türkisch
Salmak işine konu olmak
Yürürken uyumlu hareketlerle hafifçe bir yandan bir yana eğilmek
SAL
(Osmanlı Dönemi) f. Sene, yıl
SAL
(Hukuk) Yıl, içinde bulunulan yıl
Salınma
(Osmanlı Dönemi) ÇAM
sal
At arabası üzerine saman taşımak için uzun ağaç kalaslarla kurulan düzenek
sal
Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı: "Dalgaları ufukları örten bir denizde, küçük bir sal parçası üstünde bir boraya mı tutulduk?"- Y. K. Karaosmanoğlu
sal
Tabut
sal
Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı
sal
ırmağın üstünden aktığı büyük yassı taş
sal
Yıl, sene
sal
ince büyük yüzeyli taş
salınma
Salınmak işi
Englisch - Türkisch

Definition von salınmak im Englisch Türkisch wörterbuch

SAL
(Askeri) hafif silahlar dolabı (small arms locker)
Sal
{i} kimyasal tuz
Sal
{i} tuz [kim.]
Sal
tuz
salınmak
Favoriten