sahnede

listen to the pronunciation of sahnede
Türkisch - Englisch
on
on-stage
on the stage

They sang on the stage in turn. - Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.

The actor was on the stage for most of the play. - Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.

sahne
{i} scene

He was surprised at the scene. - O, sahneye şaşırmıştı.

We gazed at the beautiful scenery. - Güzel sahneyi izledik.

sahne
stage

The man dancing on the stage is my uncle. - Sahnede dans eden adam benim amcam.

The actor was on the stage for most of the play. - Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.

sahnede gibi
stagy
sahnede gibi
stagey
sahnede şeytanın görünüp kaybolduğu kapı
vampire
sahne
site
sahne
(Tiyatro) onstage
sahne
boards
sahne
theatre

Soon, in the great theatre, the lights will be put out, and the empty stage will be left to ghosts. - Yakında büyük tiyatroda ışıklar söndürülecek ve boş sahne hayaletlere terk edilecek.

sahne
act

Jane saw the students acting well on the stage. - Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.

Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms. - Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.

sahne
board
sahne
stage set
sahne
to stage
sahne
set

We have to set the scene for negotiations. - Biz müzakereler için sahne ayarlamak zorundayız.

The story is set in Neuilly-on-the-Seine, a French town not far from Paris. - Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası.

sahne
setting (for an event)
sahne
stage; tiy, scene
sahne
arena
sahne
theat., cin. scene (one part of an act, one episode in a movie)
sahne
stage (of a theater, auditorium)
sahne
setting
sahne
scenic
sahne
bandstand
sahne
harlequinade
sahne
theater

The theater group performed the new play. - Tiyatro grubu yeni oyunu sahneledi.

Türkisch - Türkisch

Definition von sahnede im Türkisch Türkisch wörterbuch

SAHNE
(Osmanlı Dönemi) Cerahat, yara
sahne
Tanık olunan, gözlenen olay
sahne
Görüntü
sahne
İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik gibi her tür gösteri yapmaya uygun yer
sahne
Bir oyun veya filmin başlıca bölümlerinden her biri
sahne
Gösteri sergilenen eğlence yeri veya tiyatro
sahne
Tanık olunan, gözlenen olay: "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm."- A. Gündüz
sahne
Bir konu veya çalışma çevresi, çalışma dalı
sahne
Gösteri sergilenen eğlence yeri veya tiyatro: "Sahnemizin ilk Türk kadını Afife'yi polis yakalamaya gelince edebî heyet azaları birer birer kaçmış, yalnız Celâl Sahir kalmıştı."- Y. Z. Ortaç
sahne
şano
sahnede
Favoriten