sahipsiz olmak

listen to the pronunciation of sahipsiz olmak
Türkisch - Englisch
go begging
To be in little or no demand - "Prestige or no prestige, directors' jobs at some companies have actually gone begging"
seek handouts, seek charity, solicit alms; be in little demand
sahip ol
had

I wish I could get back the tone and nimbleness I once had. - Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.

In the contest he fully displayed what ability he had. - O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.

sahip ol
got possession of
sahip ol
have

If you are going abroad, it's necessary to have a passport. - Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

It is believed that whales have their own language. - Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.

sahip ol
possess

Honor is the most precious thing we possess. - Onur sahip olduğumuz en değerli şey.

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

I count myself lucky in having good health. - İyi bir sağlığa sahip olduğum için, kendimi şanslı sayıyorum.

It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you. - O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
sahipsiz olmak
Favoriten