It is necessary to have a license to drive a car.
- Bir araba sürmek için bir ehliyete sahip olmak gereklidir.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
I've always wanted to own a sports car.
- Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
Most Americans did not have the money to own an automobile.
- Birçok Amerikalının bir otomobile sahip olmak için parası yoktu.
Has having so much money made you happy?
- Bu kadar çok paraya sahip olmak seni mutlu etti mi?
Tom is the type of person who always has to have his own way.
- Tom her zaman kendi yoluna sahip olmak zorunda olan insan türüdür.
In the contest he fully displayed what ability he had.
- O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
I have more money than I had last year.
- Geçen yıl sahip olduğumdan daha fazla param var.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
You must be in possession of a valid ticket.
- Geçerli bir bilete sahip olmalısın.
Tom can't get a job because he doesn't have any experience, but he can't acquire experience because he can't get a job.
- Tom yeterli bir deneyime sahip olmadığı için bir iş bulamıyor fakat o bir iş bulamadığı için deneyim edinemiyor.
It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano.
- Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.
I've always wanted to get my hands on one of these.
- Her zaman bunlardan birine sahip olmak istedim.
It is believed that whales have their own language.
- Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.
It must be nice to have friends in high places.
- Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
I count myself lucky in having good health.
- İyi bir sağlığa sahip olduğum için, kendimi şanslı sayıyorum.
I like having plenty to do.
- Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.
Having a small flashlight in your pocket may come in handy.
- Cebinde küçük bir el fenerine sahip olman yararlı olabilir.
Tom didn't like not having enough money.
- Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
- Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.