You must be in possession of a valid ticket.
- Geçerli bir bilete sahip olmalısın.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Tom can't get a job because he doesn't have any experience, but he can't acquire experience because he can't get a job.
- Tom yeterli bir deneyime sahip olmadığı için bir iş bulamıyor fakat o bir iş bulamadığı için deneyim edinemiyor.
I've always wanted to get my hands on one of these.
- Her zaman bunlardan birine sahip olmak istedim.
It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano.
- Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.
Having a small flashlight in your pocket may come in handy.
- Cebinde küçük bir el fenerine sahip olman yararlı olabilir.
Not wanting is the same as having.
- İstemek sahip olmakla aynı değildir.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
- Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely.
- Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey.
They decided to adopt a child rather than having one of their own.
- Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
And what we really want is to have many sentences in many — and any — languages.
- Ve bizim gerçekten istediğimiz çok sayıda-ve herhangi-dillerde çok sayıda cümlelere sahip olmaktır.
It is necessary to have a license to drive a car.
- Bir araba sürmek için bir ehliyete sahip olmak gereklidir.
I've never had such a large sum of money.
- Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.
I wish I could get back the tone and nimbleness I once had.
- Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.
Layla has always wanted to have her own business.
- Leyla her zaman kendi işini sahip olmak istedi.
Has having so much money made you happy?
- Bu kadar çok paraya sahip olmak seni mutlu etti mi?
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
With Windows, you have to have extensions or it won't read your files.
- Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
I like having plenty to do.
- Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.
I count myself lucky in having good health.
- İyi bir sağlığa sahip olduğum için, kendimi şanslı sayıyorum.