sahip olma

listen to the pronunciation of sahip olma
Türkisch - Englisch
possession

You must be in possession of a valid ticket. - Geçerli bir bilete sahip olmalısın.

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

(Ticaret) acquire

Tom can't get a job because he doesn't have any experience, but he can't acquire experience because he can't get a job. - Tom yeterli bir deneyime sahip olmadığı için bir iş bulamıyor fakat o bir iş bulamadığı için deneyim edinemiyor.

hands

I've always wanted to get my hands on one of these. - Her zaman bunlardan birine sahip olmak istedim.

It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano. - Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.

possessive
{i} having

Having a small flashlight in your pocket may come in handy. - Cebinde küçük bir el fenerine sahip olman yararlı olabilir.

Not wanting is the same as having. - İstemek sahip olmakla aynı değildir.

possessiveness
{i} ownership

Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource. - Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.

sahip olmak
own

It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely. - Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey.

They decided to adopt a child rather than having one of their own. - Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.

sahip olmak
possess

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

Someday, I would like to possess a sailboat. - Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.

sahip olmak
have

And what we really want is to have many sentences in many — and any — languages. - Ve bizim gerçekten istediğimiz çok sayıda-ve herhangi-dillerde çok sayıda cümlelere sahip olmaktır.

It is necessary to have a license to drive a car. - Bir araba sürmek için bir ehliyete sahip olmak gereklidir.

sahip olma isteği
possessiveness
sahip ol
had

I've never had such a large sum of money. - Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.

I wish I could get back the tone and nimbleness I once had. - Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.

sahip olmak
have got
sahip olmak
(Hukuk) enjoy
sahip olmak
have possession of
sahip olmak
come by
sahip olmak
get possession of
sahip olmak
lay one's hands on
sahip olmak
have (got)
sahip olmak
has

Layla has always wanted to have her own business. - Leyla her zaman kendi işini sahip olmak istedi.

Has having so much money made you happy? - Bu kadar çok paraya sahip olmak seni mutlu etti mi?

sahip olmak
be in possession of
sahip olmak
get one's hands on
sahip ol
got possession of
sahip ol
have

If you are going abroad, it's necessary to have a passport. - Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

With Windows, you have to have extensions or it won't read your files. - Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.

sahip ol
possess

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

Someday, I would like to possess a sailboat. - Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

I like having plenty to do. - Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.

I count myself lucky in having good health. - İyi bir sağlığa sahip olduğum için, kendimi şanslı sayıyorum.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
sahip olmak
bear
sahip olmak
retain
sahip olmak
be equipped with
haklara sahip olma veya hakları kullanabilme durumu
(Hukuk) enjoyment of rights
sahip olmak
1. to become the owner of, acquire. 2. to get (someone, something) under control, do something about (someone, something that's misbehaving). 3. (Konuşma Dili) to have sexual intercourse with, lay (a virgin)
sahip olmak
be possessed of
sahip olmak
have, has
sahip olmak
possess oneself of
sahip olmak
to have (got), to own, to possess, to hold, to enjoy
sahip olmak
hold
sınırsız güce sahip olma
almightiness
yeterli bilgiye sahip olma
literateness
yeterli niteliklere sahip olma
have the necessary qualifications
Türkisch - Türkisch

Definition von sahip olma im Türkisch Türkisch wörterbuch

Sahip olmak
sahiplenmek
Sahip olmak
malik olmak
sahip olmak
Mülkiyetinde olmak, elinde bulundurmak
sahip olma
Favoriten