sahip olan

listen to the pronunciation of sahip olan
Türkisch - Englisch
possessive
owning
blessed with
having
havıng
sahip ol
had

In the contest he fully displayed what ability he had. - O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.

I've never had such a large sum of money. - Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.

sekiz parçaya sahip olan
eightfold
sahip ol
got possession of
sahip ol
have

It is believed that whales have their own language. - Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.

With Windows, you have to have extensions or it won't read your files. - Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.

sahip ol
possess

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

Man is the only animal that possesses language. - İnsan dile sahip olan tek hayvandır.

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

Not wanting is the same as having. - İstemek sahip olmakla aynı değildir.

Tom didn't like not having enough money. - Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
aynı en son varış gününe (LAD) sahip olan kuvvetlerin intikal önceliği; öncelik;
(Askeri) movement priority for forces having the same latest arrival date (LAD); priority; progressive routing indicator
ağacın karekteristik yapısına sahip olan
dendriform
tercih hakkına sahip olan
(Ticaret) preferential
yedi değere sahip olan
heptavalent