sahip olan

listen to the pronunciation of sahip olan
Türkisch - Englisch
possessive
owning
blessed with
having
havıng
sahip ol
had

He is the only son that we have ever had. - O, şimdiye kadar sahip olduğumuz tek erkek evlat.

In the contest he fully displayed what ability he had. - O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.

sekiz parçaya sahip olan
eightfold
sahip ol
got possession of
sahip ol
have

With Windows, you have to have extensions or it won't read your files. - Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.

It must be nice to have friends in high places. - Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.

sahip ol
possess

Honor is the most precious thing we possess. - Onur sahip olduğumuz en değerli şey.

Someday, I would like to possess a sailboat. - Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

Not wanting is the same as having. - İstemek sahip olmakla aynı değildir.

Tom didn't like not having enough money. - Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
aynı en son varış gününe (LAD) sahip olan kuvvetlerin intikal önceliği; öncelik;
(Askeri) movement priority for forces having the same latest arrival date (LAD); priority; progressive routing indicator
ağacın karekteristik yapısına sahip olan
dendriform
tercih hakkına sahip olan
(Ticaret) preferential
yedi değere sahip olan
heptavalent
sahip olan
Favoriten