Back then, people with psychiatric disorders were sometimes thought to be victims of demonic possession.
Réunion is the largest of France's overseas possessions.
I wish I could get back the tone and nimbleness I once had.
- Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.
I've never had such a large sum of money.
- Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
You ought to have the courage to speak out what you believe to be right.
- Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.
Honor is the most precious thing we possess.
- Onur sahip olduğumuz en değerli şey.
Man is the only animal that possesses language.
- İnsan dile sahip olan tek hayvandır.
I like having plenty to do.
- Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.
It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.
- O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.