Wash the shirt in soapy water and the stains will come out.
- Gömleği sabunlu suyla yıka ve lekeler çıkacaktır.
Don't touch me with your soapy hands.
- Sabunlu ellerinle bana dokunma.
Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
- Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
The soap hurt my eyes.
- Sabun gözlerimi acıttı.