sabahçı

listen to the pronunciation of sabahçı
Türkisch - Englisch
person who works on a morning shift; soldier who is on duty in the morning
pupil who attends the morning session of a school
early riser
person who stays awake, sits up, or works all night
early riser; pupil who attends school only in the mornings; person who works on a morning shift
early bird

My father is an early bird; he gets up at 5:30 every day. - Babam sabahçı bir kuş; o her gün 5.30'da kalkar.

early

My father is an early bird; he gets up at 5:30 every day. - Babam sabahçı bir kuş; o her gün 5.30'da kalkar.

sabah
morning

Mother always gets up early in the morning. - Anne her zaman sabahları erken kalkar.

Tom called me yesterday at nine in the morning. - Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.

sabahçı kahvesi
A cafe, that either stays open all night or opens very early in the morning
sabahçı kahvesi a kahve that either
stays open all night or opens very early in the morning
sabah
mornings

She gets up late on Sunday mornings. - Pazar sabahları geç kalkar.

Do you skip breakfast in the mornings? - Sabahları kahvaltıyı atlar mısın?

sabah
a/m
sabah
ante meridiem
sabah
morn

Mother always gets up early in the morning. - Anne her zaman sabahları erken kalkar.

I take a walk every morning. - Her sabah yürüyüşe çıkarım.

sabah
forenoon
sabah
to morning
sabah
morrow
sabah
morning; in the morning
sabah
in the morning

Mother always gets up early in the morning. - Anne her zaman sabahları erken kalkar.

I am in the habit of taking a shower in the morning. - Sabah duş almaya alışkınım.

sabah
a.m

The driver said that the first bus starts at 6:00 a.m. - Sürücü İlk otobüsün sabah saat 6:00 da hareket ettiğini söyledi.

The market opens at 9:00 a.m. - Market sabah dokuzda açılır.

sabah
matutinal
sabah
sunrise

Did you see the sunrise this morning? - Bu sabah gün doğumunu gördün mü?

The sunrise is beautiful this morning. - Bu sabah gündoğumu güzel.

sabah
cockcrow
sabah
dawn

I have exams from dawn till dusk. - Sabahtan akşama kadar sınavlarım var.

We work from dawn until dusk. - Sabahtan akşama kadar çalışırız.

sabah
antemeridiem
Englisch - Englisch

Definition von sabahçı im Englisch Englisch wörterbuch

Sabah
A state in eastern Malaysia located at the Northern part of the Borneo island with the main city Kota Kinabalu as its capital
Sabah
one of the states that form the country of Malaysia. Sabah is on the island of Borneo. Yakub ibn Ishaq al Sabah al Kindi Sabah dynasty Al Sabah Sabah family
Sabah
State in eastern Malaysia which has Kota Kinabalu as its capital
sabah
a region of Malaysia in northeastern Borneo
Türkisch - Türkisch
Uyumadan sabahı bulan kimse
Okula öğleden önce giden öğrenci
Nöbeti sabaha doğru olan veya sabaha rastlayan kimse
sabahçı kahvesi
Sabaha kadar açık kalan veya sabaha karşı açılan kahve
sabah
Gündüzün, günün başlangıcı: "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın."- R. N. Güntekin
sabah
Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman, sabahleyin, sabah vakti
SABAH
(Osmanlı Dönemi) Gün doğmasına yakın vakitten, öğle vaktine kadar olan zaman
Sabah
(Osmanlı Dönemi) BÜTEYRA
Sabah
(Osmanlı Dönemi) FETİK
Sabah
(Osmanlı Dönemi) KERAN
sabah
Sabah namazı
sabah
Gündüzün, günün başlangıcı
sabah
Sabah ezanı
sabah
istanbul'da 1876-22 yılları arasında yayımlanan, Papadopulos Efendinin çıkardığı günlük gazete