I'm very impatient to see the new version of Tatoeba.
- Tatoeba'nın yeni sürümünü görmeye çok sabırsızlanıyorum.
He was very impatient to see his daughter.
- Kızını görmek için çok sabırsızdı.
Tom was eager to see Mary.
- Tom Mary'yi görmek için sabırsızlanıyordu.
Tom seems eager to participate.
- Tom katılmak için sabırsız gibi görünüyor.
They are agog to know what happened.
- Hepsi ne olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyordu.