saatte

listen to the pronunciation of saatte
Türkisch - Englisch
per hour

Tom told Mary that he thought a hippopotamus could run at a speed of about 30 kilometers per hour. - Tom Mary'ye su aygırlarının saatte yaklaşık 30 kilometrelik bir hızla koşabileceğini düşündüğünü söyledi.

The train was going 500 miles per hour. - Tren saatte 500 mil gidiyordu.

hourly
saat
hour

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour. - Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.

saat
{i} clock

My clock needs to be fixed. - Saatimin onarılması gerekiyor.

There is a clock on the wall. - Duvarda bir saat var.

saat
watch

She gave him a watch. - O, ona bir saat verdi.

I bought a watch and I lost it the next day. - Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.

saatte bir
hourly
saatte kaç defa var
What's the frequency per hour
saatte yüz mil hız yapma
(motosiklet) ton up
saatte yüz mil hızla giden motosikletliler
ton up boys
saatte yüz mil yapmak
do the ton
saat
o'clock

You get up at 5 o'clock every morning. - Her sabah saat 5'te kalkarsın.

I usually get up at eight o'clock. - Genellikle saat sekizde kalkarım.

mine (saatte)
face
saat
(Bilgisayar) hr
saat
gauge
saat
(Bilgisayar) at
saat
gage
saat
(Bilgisayar) hrs
saat
timekeeper
saat
time keeper
saat
register
saat
meter

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth. - Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

saat
horologe
saat
ticker
saat
hours

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

I've been waiting for hours. - Saatlerdir bekliyorum.

iyi saatte olsunlar
the djinns
olsa olsa/olsun olsun at the most, at most: Olsa olsa oraya dört saatte gidilir
It takes at the most four hours to get there
saat
clock; watch; timepiece
saat
(electricity, gas, or water) meter; taximeter; speedometer
saat
time , clock
saat
timer

Did the timer go off? - Saat çalmaya başladı mı?

There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks. - Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.

saat
an hour's walk; the distance that can be traveled in an hour
saat
time; time of day
saat
hour; time; watch, clock; meter
saat
{i} timepiece
saat
cloek
yarım saatte bir
half-hourly
Türkisch - Türkisch

Definition von saatte im Türkisch Türkisch wörterbuch

saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası: "Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker."- R. N. Güntekin
SAAT
(Osmanlı Dönemi) Saatler. Vakitler
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'VA'
Saat
(Osmanlı Dönemi) HÜNEYHE
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'V
Saat
(Osmanlı Dönemi) ENA
saat
Sayaç
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet
saat
Vakit, zaman: "Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar."- M. Ş. Esendal
saat
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
saat
Vakit, zaman
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet: "Kolundaki krom saate göz attı."- R. H. Karay
saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
saat
Bir işin yapıldığı belirli zaman
saatte
Favoriten