sağlanan

listen to the pronunciation of sağlanan
Türkisch - Englisch
provided
Only if (the stipulation that follows is true)

You can go to the party provided you finish all your homework first.

Simple past tense and past participle of provide
{a} furnished, on condition
If you say that something will happen provided or provided that something else happens, you mean that the first thing will happen only if the second thing also happens. The other banks are going to be very eager to help, provided that they see that he has a specific plan Provided they are fit I see no reason why they shouldn't go on playing for another four or five years. = providing. used to say that something will only be possible if something else happens or is done = providing
conj. on the condition that; only if
On condition; by stipulation; with the understanding; if; usually followed by that; as, provided that nothing in this act shall prejudice the rights of any person whatever
past of provide
sağla
provide

If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence. - İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.

I am able to provide food and clothes for my family. - Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.

sağla
made available to
sağla
enable to be
sağla
{f} enabling
sağla
{f} stand by
sağla
{f} supply

Can you supply me with all I need? - Bütün ihtiyaç duyduklarımı bana sağlayabilir misin?

Can you supply me with everything I need? - İhtiyacım olan her şeyi bana sağlayabilir misin?

sağla
provide for

He is unable to provide for his family. - O, ailesinin geçimini sağlayamaz.

They had a lot of children to provide for. - Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.

sağla
make available to
sağla
{f} provided

She provided the traveler with food and clothing. - O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.

He provided them with food. - O, onlara yiyecek sağladı.

sağla
employ

The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees. - Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.

Japanese companies generally provide their employees with uniforms. - Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.

sağla
provide with
sağla
enable to
sağla
lay on
sağla
supply with
sağla
{f} supplying

They were accused of supplying arms to terrorists. - Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.

hükümet tarafından sağlanan bilgi
(Askeri) government-furnished information
hükümet tarafından sağlanan teçhizat
(Askeri) government-furnished equipment
kira sağlanan
(Bilgisayar) lease obtained
personele sağlanan ayrıcalıklar
pap
sağla
supplies

The cow supplies us with milk. - İnek bize süt sağlamaktadır.

The Red Cross constantly supplies food to the disaster areas. - Kızıl Haç afet bölgelerine sürekli olarak gıda sağlar.

sağla
procure
sağla
providewith
sağla
enable

The new subway enables me to get to school in 20 minutes. - Yeni metro 20 dakika içinde okula gitmemi sağlamaktadır.

This bird's large wings enable it to fly very fast. - Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.

sağla
providefor
sağla
enableto
sağla
layon
sağlanan
Favoriten