The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
- Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
Young as he is, he has a large family to provide for.
- O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.
The Great Lakes supply drinking water.
- The Great Lakes içme suyu sağlar.
Can you supply me with everything I need?
- İhtiyacım olan her şeyi bana sağlayabilir misin?
I have a large family to provide for.
- Geçimini sağlayacak büyük bir ailem var.
They had a lot of children to provide for.
- Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.
Team members are provided with equipment and uniforms.
- Takım üyelerine ekipman ve üniforma sağlanmaktadır.
She provided for her old age.
- Onun yaşlılığında geçimini sağladı.
Japanese companies generally provide their employees with uniforms.
- Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.
The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
- Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
They were accused of supplying arms to terrorists.
- Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.
This school supplies textbooks to its students.
- Bu okul kendi öğrencilerine ders kitabı sağlamaktadır.
This lake supplies our city with water.
- Bu göl kentimize su sağlamaktadır.
This bird's large wings enable it to fly very fast.
- Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
The new subway enables me to get to school in 20 minutes.
- Yeni metro 20 dakika içinde okula gitmemi sağlamaktadır.