She is never online, even during her vacation.
- O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
There are big fines for talking on a hand-held mobile phone while driving.
- Sürüş sırasında elde tutulan bir cep telefonu ile konuşmanın büyük cezaları vardır.
While on the camping trip, Tom got dysentery.
- Kamp gezisi sırasında, Tom dizanteri oldu.
He met many fascinating people in the course of his travels.
- O, seyahatleri sırasında çok sayıda etkileyici insanlarla tanıştı.
Don't bring too much clothing when you travel.
- yolculuk sırasında çok fazla giysi getirmeyin.
The brain waves during REM sleep are the same as when awake, and it's the stage when you have dreams.
- REM uykusu sırasında beyin dalgaları uyanıkken olduğu gibidir ve bu, rüyalar gördüğün zamanki aşamadır.
Auto-destruct sequence was set.
- Otomatik imha sırası kuruldu.
Auto-destruct sequence initiated.
- Otomatik imha sırası başlar.
We queued up to get tickets for the concert.
- Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
We queued up for the bus.
- Biz otobüs için sıraya girdik.
The boy sitting on the bench is Tom.
- Sırada oturan oğlan Tom'dur.
There is a bench in front of the train station.
- Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
His rank isn't high enough for that position.
- Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
- O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
It's good to put yourself in someone else's place now and then.
- Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
I broke my leg in two places during a skiing mishap.
- Ben, bir kayak kazası sırasında iki yerden bacağımı kırdım.
Tom sat in the front row.
- Tom ön sıraya oturdu.
Tom asked Mary to see about getting front row seats at the Lady Gaga concert.
- Tom Mary'den Lady Gaga konserinde ön sıra koltuklardan almanın bir yolunu bulmasını istedi.
Tom couldn't put his thoughts in order.
- Tom düşüncelerini sıraya koyamadı.
Line up and walk to the door in order.
- Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
You must stand in a line to buy the ticket.
- Bilet almak için sırada durmalısınız.
In this line of work, if you make a grim face the customers won't come.
- Bu iş sırasında, sert surat yaparsan, müşteriler gelmez.
It's your turn to sing.
- Şarkı söyleme sırası senin.
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
- Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
- İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
Please hand this in at the front desk.
- Lütfen bunu ön sıraya ilet.
Mary is sitting at the desk.
- Mary sırada oturuyor.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
- Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
Tom usually sits in the back pew.
- Tom genellikle arka sırada oturur.
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
- Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
- 20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
They visited me occasionally.
- Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
I am absent from school on occasion.
- Ara sıra okula gitmem.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
- Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
There is a bench in front of the train station.
- Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
They discovered a very talented player during summer training.
- Onlar yaz eğitimi sırasında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
The children went upstairs in single file.
- Çocuklar tek sıra halinde üst kata çıktı.
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
- Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.
The bank collapsed during the recession.
- Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.