Do you sometimes study in the library?
- Ara sıra kütüphanede ders çalışıyor musun?
I know that you still cry for me sometimes.
- Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.
They visited me occasionally.
- Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
We will visit you occasionally.
- Sen ara sıra ziyaret edeceğiz.
Our friend finished the race in second place.
- Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.
I broke my leg in two places during a skiing mishap.
- Ben, bir kayak kazası sırasında iki yerden bacağımı kırdım.
Tom asked Mary to see about getting front row seats at the Lady Gaga concert.
- Tom Mary'den Lady Gaga konserinde ön sıra koltuklardan almanın bir yolunu bulmasını istedi.
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
- Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
Line up and walk to the door in order.
- Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
Tickets will be allotted in order of application.
- Biletler başvuru sırasına göre ayrılacak.
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
- Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.
Line up and walk to the door in order.
- Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
It was my turn to clean the room.
- Odayı temizleme sırası benimdi.
They sang on the stage in turn.
- Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
Auto-destruct sequence was set.
- Otomatik imha sırası kuruldu.
Auto-destruct sequence initiated.
- Otomatik imha sırası başlar.
There is a bench in front of the train station.
- Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
The boy sitting on the bench is Tom.
- Sırada oturan oğlan Tom'dur.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
- O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
His rank isn't high enough for that position.
- Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
We queued up for the bus.
- Biz otobüs için sıraya girdik.
We queued up to get tickets for the concert.
- Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
There is a book on the desk.
- Sıranın üstünde bir kitap var.
Mary is sitting at the desk.
- Mary sırada oturuyor.
Tom goes to Boston every once in a while.
- Tom ara sıra Boston'a gider.
I hear from him once in a while.
- Ara sıra ondan haber alırım.
My uncle comes to see me from time to time.
- Amcam ara sıra beni görmeye gelir.
My son came to see me from time to time.
- Ara sıra oğlum beni ziyarete geliyordu.
He likes sports as well as music.
- Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
- Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
- Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
Tom usually sits in the back pew.
- Tom genellikle arka sırada oturur.
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
- Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
- 20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
It has been raining on and off since noon.
- Öğleden beri ara sıra yağmur yağıyor.
It has been raining on and off since this morning.
- Bu sabahtan beri ara sıra yağmur yağıyor.
It has been raining off and on.
- Ara sıra yağmur yağıyor.
It has been snowing off and on since last night.
- Dün geceden beri ara sıra kar yağıyor.
Robert comes to visit me every now and then.
- Robert ara sıra beni ziyarete gelir.
Tom comes to visit us every now and then.
- Tom ara sıra bizi ziyarete gelir.
Tom comes to visit me every once in a while.
- Tom ara sıra beni ziyaret etmeye gelir.
Every once in a while I study Esperanto.
- Ara sıra Esperanto çalışıyorum.
Tom enjoys a glass of wine every now and then.
- Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
I like to ride a horse now and then.
- Ara sıra ata binmeyi severim.
Let me hear from you now and again, will you?
- Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
They eat meat on occasion.
- Onlar ara sıra et yerler.
I am absent from school on occasion.
- Ara sıra okula gitmem.
There is a bench in front of the train station.
- Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
During the strike, 35% of the trains will operate.
- Grev sırasında trenlerin % 35'i çalışacak.
I am absent from school on occasion.
- Ara sıra okula gitmem.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
The students walked in a single file.
- Öğrenciler tek sıra halinde yürüdüler.
She sorted the files in alphabetical order.
- O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
- Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
- İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
The children went upstairs in single file.
- Çocuklar tek sıra halinde üst kata çıktı.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
The children went upstairs in single file.
- Çocuklar tek sıra halinde üst kata çıktı.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
Harabeyi dolaşırken ara sıra perişan kalabalıklara rast geliyoruz.- F. R. Atay.