Lucy sometimes visits May.
- Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
Do you sometimes study in the library?
- Ara sıra kütüphanede ders çalışır mısın?
Robert occasionally visits me.
- Robert ara sıra beni ziyaret eder.
We will visit you occasionally.
- Sen ara sıra ziyaret edeceğiz.
I broke my leg in two places during a skiing mishap.
- Ben, bir kayak kazası sırasında iki yerden bacağımı kırdım.
Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
- Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
Tom always wants to sit in the front row.
- Tom her zaman ön sırada oturmak ister.
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
- Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
Let's learn the basic tags in order.
- Temel etiketleri sırayla öğrenelim.
Tom couldn't put his thoughts in order.
- Tom düşüncelerini sıraya koyamadı.
You must stand in a line to buy the ticket.
- Bilet almak için sırada durmalısınız.
In this line of work, if you make a grim face the customers won't come.
- Bu iş sırasında, sert surat yaparsan, müşteriler gelmez.
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
- Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.
It was her turn at last.
- Sonunda onun sırasıydı.
Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
Auto-destruct sequence was set.
- Otomatik imha sırası kuruldu.
There is a bench in front of the train station.
- Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
The boy sitting on the bench is Tom.
- Sırada oturan oğlan Tom'dur.
His rank isn't high enough for that position.
- Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
- O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
We queued up to get tickets for the concert.
- Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
We queued up for the bus.
- Biz otobüs için sıraya girdik.
A book is lying on the desk.
- Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.
Mary is sitting at the desk.
- Mary sırada oturuyor.
I hear from him once in a while.
- Ara sıra ondan haber alırım.
Tom goes to Boston every once in a while.
- Tom ara sıra Boston'a gider.
My son came to see me from time to time.
- Ara sıra oğlum beni ziyarete geliyordu.
My uncle comes to see me from time to time.
- Amcam ara sıra beni görmeye gelir.
He teaches mathematics as well as English.
- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.
- Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
- Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
Tom usually sits in the back pew.
- Tom genellikle arka sırada oturur.
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
- Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
- 20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
It has been snowing on and off.
- Ara sıra kar yağıyordu.
It has been raining on and off since last night.
- Dün geceden beri ara sıra yağmur yağıyor.
I watch TV off and on.
- Ara sıra televizyon izlerim.
It has been raining off and on.
- Ara sıra yağmur yağıyor.
Tom enjoys a glass of wine every now and then.
- Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
Tom comes to visit us every now and then.
- Tom ara sıra bizi ziyarete gelir.
Tom goes to Boston every once in a while.
- Tom ara sıra Boston'a gider.
Every once in a while, I take my boyfriend a lunch while he's at work.
- Ara sıra erkek arkadaşıma o işteyken bir öğle yemeği götürürüm.
I meet her at school now and then.
- Ara sıra onunla okulda karşılaşırım.
If you have time, drop me a line now and then.
- Eğer zamanınız varsa, ara sıra birkaç satır yaz.
Let me hear from you now and again, will you?
- Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
I am absent from school on occasion.
- Ara sıra okula gitmem.
They eat meat on occasion.
- Onlar ara sıra et yerler.
They discovered a very talented player during summer training.
- Onlar yaz eğitimi sırasında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.
There is a bench in front of the train station.
- Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
I am absent from school on occasion.
- Ara sıra okula gitmem.
They visited me occasionally.
- Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
The students walked in a single file.
- Öğrenciler tek sıra halinde yürüdüler.
She sorted the files in alphabetical order.
- O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
- Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
- İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
The children went upstairs in single file.
- Çocuklar tek sıra halinde üst kata çıktı.
The children went upstairs in single file.
- Çocuklar tek sıra halinde üst kata çıktı.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
Harabeyi dolaşırken ara sıra perişan kalabalıklara rast geliyoruz.- F. R. Atay.