This is hot, not cold.
- Bu soğuk değil, sıcak.
It is very hot today.
- Bugün hava çok sıcak.
These flowers grow in warm countries.
- Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.
It's very warm. Shall I turn on the air conditioner?
- Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?
I'll postpone my trip to Scotland until it's warmer.
- Havalar daha sıcak oluncaya kadar seyahatimi erteleyeceğim.
It's much warmer today.
- Bugün çok daha sıcak.
It was a warm, friendly meeting.
- O sıcak, samimi bir toplantı oldu.
The new president was a warm and friendly man.
- Yeni başkan, sıcak ve samimi bir insandı.
Have you ever ridden in a hot air balloon?
- Sen hiç sıcak hava balonuna bindin mi?
Have you ever been up in a hot air balloon?
- Hiç sıcak hava balonunda bulundunuz mu?
The Japanese archipelago is struck by a terrible heat wave.
- Japon takımadaları korkunç bir sıcak hava dalgası ile vuruldu.
We're in the second week of an unrelenting heat wave.
- Biz amansız bir sıcak hava dalgasının ikinci haftasındayız.
Tom filled the bathtub with hot water.
- Tom küveti sıcak su ile doldurdu.
Don't use all the hot water.
- Sıcak suyun tümünü kullanma.
Tom put on some warm socks.
- Tom bazı sıcak tutan çoraplar giydi.
You should put on a warm pair of socks.
- Sıcak tutan bir çift çorap giymelisin.
It was very sultry that night.
- O gece hava çok sıcak ve nemliydi.