sütunlu

listen to the pronunciation of sütunlu
Türkisch - Englisch
columnar
columnar, with columns
pillared
colonnaded
columned
sütun
column

I found this column interesting. - Ben bu sütunu ilginç buldum.

I always read his columns with interest. - Ben her zaman onun sütunlarını ilgi ile okudum.

sütun
pillar

Fadil and Layla were pillars of their church. - Fadıl ve Leyla kiliselerinin sütunlarıydı.

sütunlu matkap tezgahı
column of drill
sütunlu avlu
peristyle
sütunlu bazalt
columnar basalt
sütunlu giriş
portico
sütunlu matkap
pillar drill
sütun
{i} post

He bumped his head against a post. - Başını bir sütuna çarptı.

sütun
{i} pylon
sütun
pier
sütun
columnar
revak sütunlu giriş
stoa
sütun
scape
sütun
stilt
sütun
column, pillar
sütun
column (of writing, as in a newspaper)
sütun
shaft
sütun
column; pillar; post, prop
Türkisch - Türkisch

Definition von sütunlu im Türkisch Türkisch wörterbuch

SÜTUN
(Osmanlı Dönemi) Gazete veya kitap sahifelerinde yukarıdan aşağıya olan bölünmüş kısımlardan herbiri. Kolon
SÜTUN
(Osmanlı Dönemi) f. Direk, amud, rükün. Silindir biçiminde destek
Sütun
kolon
Sütun
direk
sütun
Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey
sütun
Gazete, dergi veya kitap gibi yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon: "Böyle misaller sayıp dökmek gerekse, satırlar değil, sütunlar dolar."- R. E. Ünaydın
sütun
Herhangi bir maddeden yapılan, üstünde sütun başlığı denilen çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon: "Terasanın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum."- R. N. Güntekin
sütun
Alt alta sıralanmış şeyler dizisi
sütun
Gazete, dergi veya kitap gibi yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon
sütun
Mermerden, yekpare, taşıyıcı mimari öğe
sütun
Bir tablo veya grafikte düşey durumdaki yüzey
sütunlu
Favoriten