süsen

listen to the pronunciation of süsen
Türkisch - Englisch
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: süsengiller,sevseniye) [syn.: süsen, eşek lalesi, iris] iris
freesia
iris susam
flag
iris
blue flag
süs
{s} ornamental

Sami planted some ornamental plants. - Sami bazı süs bitkileri dikti.

Sami bought some ornamental plants. - Sami bazı süs bitkileri satın aldı.

süs
ornament

Friends who pay a visit are an ornament to the home. - Ziyaret eden arkadaşlar ev için bir süstür.

Proverbs are an ornamentation of speech. - Atasözleri konuşmanın bir süsüdür.

süs
garnish

Borscht is often garnished with dill and sour cream. - Pancar çorbası genellikle dereotu ve ekşi krema ile süslenir.

süsen esansı
orris oil, orrisroot oil
süsen kökü
orrisroot, orris
süsen çiçeği
fleur de lis
süs
(üniforma) facings
süs
decor

I wonder who will help Tom decorate the Christmas tree. - Tom'un Noel ağacını süslemesine kimin yardımcı olacağını merak ediyorum.

The church is decorated with flowers for the wedding. - Nikah için kilise çiçeklerle süslendi.

süs
fallal
süs
embellishment

I told her the truth. I just added a few embellishments. - Ona gerçeği söyledim. Sadece birkaç süslemeler ekledim.

süs
decoration

I like Christmas decorations. - Ben Noel süslerini severim.

Tom told Mary that she put up her Christmas decorations too early. - Tom, Mary'e onun Noel süslemelerini çok erken koyduğunu söyledi.

süs
flamboyancy
süs
gaud
süs
falderal
sarı süsen
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: süsengiller,sevseniye) yellowflag iris, yellow iris, daggers, levers
süs
adornment
süs
embroidery
süs
frill
süs
flower

I like to decorate my room with flowers. - Odamı çiçeklerle süslemeyi seviyorum.

They adorned the room with flowers. - Onlar odayı çiçeklerle süslemişler.

süs
enrichment
süs
setout
süs
apparel
süs
fancy

I don't want a big, fancy wedding. - Büyük süslü bir düğün istemiyorum.

Tom made a reservation at a fancy restaurant for Valentine's day. - Tom sevgililer günü için süslü bir restoranda bir rezervasyon yaptırdı.

süs
ornamentation

Proverbs are an ornamentation of speech. - Atasözleri konuşmanın bir süsüdür.

süs
encrustation
süs
finery
süs
flamboyance
süs
ornament, adornment, decoration, trimming
süs
(an) ornament, (a) decoration
süs
falbala
süs
ornamental display
süs
garniture
süs
garnishment
süs
frippery
süs
get up
süs
attire
süs
make up
süs
flourish
süs
{i} scrimshaw
süs
flamboyant

She wears flamboyant clothes to draw attention. - O, dikkat çekmek için süslü giysiler giyer.

süs
soap
süs
embellish

I told her the truth. I just added a few embellishments. - Ona gerçeği söyledim. Sadece birkaç süslemeler ekledim.

süs
fandangle
süs
{i} setoff
süs
{i} trimming
süs
tracery
süs
plumage
süs
{i} trim
Türkisch - Türkisch
Süsengillerden, yaprakları kılıç biçiminde, çiçekleri iri ve mor renkli, güzel görünüşlü ve kokulu, çok yıllık bir süs bitkisi, susam (İris germanica). Bazı bölgelerde bu bitkiye zambak adı da verilmektedir
Bir süs bitkisi
iri ve güzel çiçekli bir süs bitkisi
susam
Süs
ziver
Süs
cıcık
Süs
süs püs
Süs
bezek
Süs
(Hukuk) TEZYİN
Süs
bezen
Süs
piraye
süs
Süsleme veya süslenme işi
süs
Anlamı zenginleştiren edebiyat sanatı
süs
Güzellik veren, güzelleştiren şey
süs
Süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek
süs
Cumhuriyetin ilk haftalık kadın ve edebiyat dergisi
süs
Güzellik veren, güzelleştiren şey: "Kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur."- T. Dursun K. Anlamı zenginleştiren edebiyat sanatı
süs
(Osmanlı Dönemi) zinet
süsen
Favoriten