sürgün

listen to the pronunciation of sürgün
Türkisch - Englisch
(Hukuk) exile

He was exiled from his own country. - Kendi ülkesinden sürgün edildi.

He was exiled from his country. - O, ülkesinden sürgün edildi.

deportation
banishment, exile; deportation; diarrhoea, diarrhea; shoot, sucker, sprout, offshoot
transportation
outlaw
spray
(bitki) tiller
deportee
place of exile
expatriation
spine
proscription
expellee
outlawry
bud
diarrhea
relegation
transport
sprout
outgrowth
shoot
banishment
(an) exile
twig

The tree has too many twigs and branches. - Ağacın pek çok sürgünleri ve dalları vardır.

shoot; sucker (of a plant)
ostracism

In 508BC, the ruler of Athens, Cleisthenes established ostracism to prevent the appearance of a tyrant. - Milattan önce 508 yılında , Atina hükümdarı Kleistenes bir tiran görünümünü önlemek için sürgün kurdu.

exile, banishment
growth
banish

Napoleon was banished to Elba in 1814. - Napolyon 1814'te Elba adasına sürgün edildi.

twing
exiled

He was exiled from his own country. - Kendi ülkesinden sürgün edildi.

Napoleon was exiled to the island of Elba in 1814. - Napolyon 1814 yılında Elba Adasına sürgüne gönderildi.

(Politika, Siyaset) deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

diarrhoea
sucker
offshoot
sürgün etmek
relegate
sürgün etmek
banish
sürgün etmek
ostracize
sürgün edilmiş
expatriate
sürgün etmek
expatriate
sürgün etmek
expel
sürgün avı
surround
sürgün avı
blood sports
sürgün avı
beat
sürgün avı
battue
sürgün avı drive
(a kind of hunt)
sürgün avına gitmek
beat the woods
sürgün avına çıkmak
course
sürgün ağı
a large cast net
sürgün edilmiş kimse
expatriate
sürgün etme
ostracism
sürgün etmek
to exile
sürgün etmek
exile
sürgün etmek
to banish, to exile
sürgün etmek
deport
sürgün gitmek
1. to be exiled to. 2. to have diarrhea
sürgün olmak
to have diarrhoea ishal olmak
sürgün vermek
shoot
sürgün vermek
shoot forth
sürgün yeri
detention colony
sürgün yeri
penal colony
sürgün yeri
place of exile
uzun sürgün
elongated shoot
yahudilerin sürgün sonrası dağılmaları
dispersion
Türkisch - Türkisch
Bir bitkide yeni süren filiz. İshal, ötürük, iç sürme, amel
İshal, ötürük, iç sürme, amel
Bu biçimde sürülmek işi ve bu işin sonucu, nefiy
Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse, menfi
Bir kimsenin sürüldüğü yer
Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse, menfi: "Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz."- R. H. Karay
Bu biçimde sürülme işi ve bu işin sonucu, nefiy: "Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu."- R. N. Güntekin
Bir kimsenin sürüldüğü yer: "Sürgünlerde çile dolduruyordu en güzel yaşında."- Y. Z. Ortaç
Bir bitkide yeni süren filiz
linet
(Hukuk) NEFİ
sürgün avı
Sürek avı
sürgün olmak
Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak, ishal olmak
sürgün
Favoriten